Küçüklüğünden beri seyahat etmeyi çok sevdiğini vurgulayan tasarımcı Milka Karaağaçlı, “beni uçağa koy, sonrasını düşünme; dünyanın en şeker, en mutlu, en sevecen insanı haline gelirim” diyor. Kısmet by Milka'nın yaratıcısına New York'u sorduk.
#text>
#text>
#text>
Seyahat etmeyi seviyor musunuz?
Seyahat benim hayatım ve tek besin kaynağım. Küçüklüğümden beri seyahat etmeyi severim. Tasarıma başlamadan önce çok uluslu reklam ajanslarında çalıştım, neredeyse her 10 günde bir yurt dışına gidiyordum. Şimdi de Kısmet by Milka sayesinde ayda bir mutlaka bir yere uçuyorum. Benim için seyahatlerimde en önemli şey oranın yerlisiyle o şehri görmek, tanımak. Turistik ortamlara takılmam, şehrin ruhunu hissetmek isterim. Evlerin içini, avluları görmek isterim. Farklı kültürler tanımak, bakış açıları edinmek, değişik tecrübeler yaşamak beni hayatta tek besleyen kaynaktır. Gittiğim şehirde her defasında değişik duygular yaşıyorum. Aynı restorana farklı zamanlarda birden fazla gitmek bile bana bir şey katıyor. Tasarım benim hayatım. Her yaptığım koleksiyon içimden, duygularımdan, kalbimden çıkıyor. Dolayısıyla hayat tecrübem doğrudan koleksiyonlarıma yansıyor. Her gezdiğim yer, edindiğim tecrübe tasarımlarımda yerini buluyor.
#text>
#text>
#text>
Son New York seyahatinizi anlatır mısınız?
Normalde New York'a yılda iki kez mutlaka moda haftası için gidiyorum. Bu sene Ocak'ta oradaydım. Hava inanılmaz soğuktu. O kadar üşüdük ki burnumuz düşecek sandık. Her taraf karla kaplıydı. Soho ve Little Italy arasındaki Solita Hotel'de kaldık. Mütevazı bir mekan, tertemiz ve konumu mükemmel. New York'a her gittiğimde farklı bir otel seçiyorum. Soho benim için vazgeçilmez; alışverişi, sokaklarda yürümesi güzel; kafeleri, restoranları harika. Ara sokaklarda küçük barlar var. En çok da minik galerilerini gezmeyi seviyorum.
#text>
#text>
#text>
Bu kaçıncı gidişinizdi?
New York'a sayısını hatırlayamayacağım kadar çok gittim. Her seferinde inanılmaz heyecanlanıyorum, New York'a aşığım! Orada yaşayan arkadaşlarımla her defasında değişik yerler keşfediyoruz, bunların hepsi benim için ilham kaynağı oluyor.
#text>
#text>
#text>
Aşık olduğunuz bu şehrin en çok nesini seviyorsunuz?
New York'un ruhunu seviyorum; sokakta yürümeyi, alışveriş yapmayı, yeni restoran keşfetmeyi, müze gezmeyi, parkta oturup gökyüzünü seyretmeyi, müzikale gitmeyi... Bu şehrin her şeyini seviyorum.~
#text>
Gitmek için en iyi mevsim nedir?
New York için genel kabul görmüş mevsim ilkbahar ya da sonbahar aylarıdır. Ama ben kışı daha çok seviyorum. Karla kaplı bir New York'tandaha güzel bir görüntü düşünemiyorum. Ama sokakta yürüyebilmek için gerçekten çok iyi giyinmeniz gerekir, aksi halde donup kalabilirsiniz. Yaz ayları genelde çok nemli ve sıcak olabiliyor. Serin zamanına rastlarsanız tadından geçilmez. Parklarda harika zaman geçirebilirsiniz.
#text>
#text>
#text>
New York'a gitmeden önce nasıl bir “hazırlık” yapalım?
Frank Sinatra'nın “New York, New York” şarkısını dinleyin!
#text>
#text>
#text>
Alışveriş de yaptınız mı?
Dört ay kadar önce doğum yapmıştım. 39 yaşında ilk çocuğuma sahip olduğum için buldumcuk gibiydim resmen ve onun için ne gördüysem, beğendiysem aldım diyebilirim. Henüz doğum kilolarını verememiştim, o yüzden kendim için sadece çanta ve ayakkabı seçtim.
#text>
#text>
#text>
Son koleksiyonda New York'a dair izler var mı?
Fikir, tecrübelerin ardından ortaya çıkıyor. Yani “gittim, gördüm, yaptım” dan çok, belli bir sürecin, yoğunluğun arkasından geliyor. Elbet New York, beni çok heyecanlandıran bir şehir olarak bu tecrübenin bir parçası.
#text>
#text>
#text>
Seyahatte neler giyersiniz?
Seyahat ederken çok rahat bir pantolon, spor ayakkabı, tişört giyerim. Laptop'um olmadan adım atmam. Makyaj çantam, parfümüm, yüz kremlerim, iPhone'um yanımdadır. Her gün için mutlaka değişik bir ayakkabı koyarım. Tabii ki takılarımı da her yere götürürüm.
#text>
#text>
#text>
Unutamadığınız bir anınız da oldu mu?
China Town'da, inanılmaz güzel bir evde gittiğim bir ev partisi. Acayip kötü bir sokaktaki, önünden geçmeyeceğiniz bir apartmana çöpleri aşarak giriyorsunuz, birkaç kat çıktıktan sonra yüksek tavanlı, mükemmel dekore edilmiş bir eve giriyorsunuz! Unutamıyorum.
#text>
#text>
#text>
New York'ta alışveriş için önerileriniz var mı?
Soho, alışveriş için vazgeçilmez. Bütün dünya markalarının bence en güzel mağazaları varken, bir sürü küçük lokal butik de mevcut, lokal tasarımcıların yaptıklarını bu butiklerde keşfetmek çok zevkli. Yazın West Village civarında yürümeye bayılıyorum. Çok güzel mağazalar ve küçük kafeler var. Her yerden değişik insan tiplerini bütün gün bir kafede oturup seyredebilirsiniz. Oradan yürüyerek bir alışveriş cenneti olan Meatpacking bölgesine geçersiniz.
#text>
#text>
#text>
Son koleksiyonunuzu anlatır mısınız?
Şekillerle oynamayı çok seviyorum. Geometrik çizgileri daha önce de kullanmıştım, şimdi onlara yeni bir yorum katıp yeni bir koleksiyon çıkardım. Asimetrinin kahraman olduğu bu koleksiyonda yuvarlak, kare ve üçgen formları farklı boyutlarda birbirlerine tezat oluşturacak şekilde birleştirdim. Üçgenler, yuvarlaklar veya kareler kendi içlerinde uyumu yakaladılar ancak bu formları birbirlerine karıştırmadım. Bir tasarımın tek mesaj vermesi gerektiğini düşünür, fazlasını yüklü bulurum. Sadeliği ve basitliği korumak isterim. Siyah veya beyaz pırlantayla pembe altını birleştirdim. Değişik zincirli küpeler, “ear cuff”lar, “ear jacket”lar, el bilezikleri, şahmeranlar gibi mücevherin değişik kullanım yerlerini bu koleksiyonda sıkça göreceksiniz.
#text>
#text>
#text>
SUZAN YURDACAN