Mutsuzluk hepimizin o ya da bu sebeple tecrübe ettiği bir duygu; fakat artık basit bir duygu olmadan çıkıp tarz olmaya başladı. Belki haberiniz yok ama buna biraz melankolik pop şarkılarının asil ismi Lana Del Rey sebep oldu. Lana'nın, ‘Pretty When You Cry, Sad Girl' gibi şarkıları genç kızların depresyon marşı haline geldi. Hatta öyle ki, kızlar #PrettyWhenYouCry etiketiyle ağlarkenki selfie'lerini çekip sosyal medyada paylaşmaya başladılar.
#text>
#text>
Zamanla bir akım haline gelen mutsuzluğun Twitter'da bile, sadece mutsuzluk ve ağlamak hakkında tweet'ler atan hesapları var. Hatta online alışveriş sitelerinde Audrey Wollen'in öncülüğünü yaptığı ‘Sad Girl Theory' başlığıyla kolye, t-shirt ve çanta gibi birçok ürün satılmakta. ‘Yok artık!' demeyin çünkü, mutsuzluğun artık bir web sitesi bile var: sadgirlsguide.com~
#text>
PEKİ BU TARZIN KURALLARI NELER?
Öncelikle, bol bol Lana Del Rey dinlemeniz gerekecek. (Bu kadarını kaldırabilir misiniz bilemiyoruz!) Söylememize gerek yok ama mutsuzluğu tarz olarak benimsemek istiyorsanız mutlu bir ilişki yaşamayacaksınız; aşk acısı çekmek mutsuzluk tarzının en temel kuralı. Nasıl ki mutsuzluk Lana Del Rey'e çok yakışıyor, işte mutsuzluğu öyle kendinize yakıştırmanız gerekiyor.
#text>
#text>
Yalnız şu ayrımı da yapmak gerekiyor: ‘Sad Girl Theory' ile ‘gotik' ya da ‘emo' dediğimiz tarzlar arasında baya bir fark var. ‘Sad Girl Theory'de asil bir mutsuzluk var; yani mutsuzluğu kabul edip hatta bundan zevk alıp asil bir şekilde yaşamanız gerekiyor. Öyle isyan etmek, ‘ben neden mutsuzum' demek falan yok. Toparlayacak olursak, mutsuzluk tarzınız olsun istiyorsanız depresyonda olup acı çekmeyeceksiniz hatta tam tersine depresyonu yaratıcı bir şekilde güzelliğe dönüştüreceksiniz. Koyu renk rujlar ve hafif göz makyajları mutsuz kızların en çok tercih ettiği makyaj şekillerinden biri.
#text>
#text>
Mutsuzluğu tarz olarak benimser misiniz hiç bilmiyoruz ama, olur da öyle bir karar verirseniz Lana Del Rey'in yeni şarkısı ‘High By The Beach'i dinlemeden bu işe kolları sıvamayın deriz!
#text>
#text>
#text>
Yazı: Ahsen Çelik