Nicol'den içeri girer girmez kendimizi ünlü mobilya tasarımlarına ev sahipliği yapan bir yerde değil de; tarihi binayı harika döşemiş, zevk sahibi bir kadının evinde hissediyoruz. Röportajı yapacağımız Nicol'un İcra Kurulu Başkanı Ayşe Nur Yılmaz, söze “Mekana girenlerin öncelikle buranın tarihi dokusunu ve teatral havasını hissetmelerini istiyoruz” diyerek başlıyor. Daha fazlasını öğrenmek için sabırsızlanıyoruz.





Nicol çok farklı bir oluşum; fikir nasıl ortaya çıktı?


Delta Mobilya olarak 40 yıla yakındır ofis mobilyası sektöründeydik ama ev mobilyası işine de girmek istiyorduk ve hep bu fikre uygun bir mekan arayışı içindeydik. Nicol'ün şu an bulunduğu bina, Cenevizliler döneminden kalma bir yapı ve o zaman darphane, kuyum atölyesi ve çarşı olarak kullanıldığı söyleniyor. Bu tam da aradığımız özellikti.





İçerideki tasarımları nasıl seçtiniz?


Şu anda burada gördüğünüz mobilyalar, benim uzun yıllardır beğendiğim ve kullandığım tasarımcıların ürünleri ve genellikle avangart tarzındalar. Türkiye'de avangart klasik dendiği zaman oymalı mobilyaların farklı renklerdeki hali akla geliyor. Ancak gerçek anlamda avangart, sanatta ilerici akımları temsil eder, öncüdür. Bu zamansız parçalar; yüksek kalitede, iyi malzemeyle, el işçiliğiyle üretilmiş fonksiyonel ve sanatsal tasarımlar...





Nicol'ü başka herhangi bir mekana benzetebilir miyiz?


Türkiye ve Avrupa'da aynı konseptte bir mağaza yok. Hatta ürünlerini sergilediğimiz, avangart klasik tasarımın büyük babası olarak addedilen Vladimir Kagan, geçen yıl buraya geldiğinde dünyanın hiçbir yerinde böyle bir showroom görmediğini ve ürünlerinin en iyi sergilendiği mekanın Nicol olduğunu söyledi.





Nicol'de bulabileceğimiz ürünler ve mobilya markaları neler?


Materyal olarak cam, kemik ve bronzdan üretilen ürünler var. Hepsi de dünyanın farklı yerlerinden. Vladimir Kagan, Hudson Furniture, R&Y Augousti, Riva 1920, Ralph Pucci, Jens Risom, Paul Mathieu, Herve Van Der Straeten, Patrick Naggar'ın tasarımlarını Nicol'de bulabilirsiniz.





Tam da hayalini kurduğunuz yapıyı hayata geçirmişsiniz, ya bundan sonra?


Aynı dili konuşabilen ve aynı zamanda birinden ayrışan parçaların arasına; bütünlüğü bozmadan, farklı tasarımcıları ve özelikle Türk tasarımcıların eserlerini koymak en önemli hedefim.