Nina Ricci Kreatif Direktörü Peter Copping'le Selin MİLOŞYAN'IN yaptığı söyleşiye Nina Ricci kadınının özellikleriyle devam ediyoruz...





ELLE: Her markanın kendine özgü DNA'sı var. Siz ve Nina Ricci nasıl beraber yürüyorsunuz?
P.C.: Suzy Menkes, Herald Tribune'da, “Peter, modaevinin ruhunu çok iyi kavramış; Nina Ricci'yle iyi bir uyum yakalamış” diye yazdı. Gerçekten de kendimi burada çok iyi hissediyorum. Markayla aramda iyi bir sinerji olduğunu düşünüyorum.





ELLE: Nina Ricci kadınını nasıl tanımlayabilirsiniz?
P.C.: Nina Ricci kadınının Parizyen, romantik ve feminen bir yanı olduğunu yadsıyamayız. Benim için Nina Ricci kadını, tüm bu özelliklerine güçlü olmayı da ekliyor. Kısaca romantik, feminen ve güçlü bir kadın.~ ELLE: Bu özellikler nasıl ele veriyor kendini markada?
P.C.: Öncelikle bolca dantel var koleksiyonlarımızda. Ama mesela dantel için hiç düşünülmeyen bir renk seçiyorum. Öyle ki, kırmızıyı ve çarpıcı bir yeşili kullandım dantelde. Bu da insanları şaşırtıp şoke ediyor. Ben renklerle özellikle zıt renklerle oynamayı çok seviyorum. Yine 2014 yaz koleksiyonunda gömlek elbiselere fazlaca yer verdim, feminen detaylarla maskülen çizgileri birleştirdim. Evet belki bu hep yapılan bir hareket; ama ben kendime göre yorumluyorum zıtlıkları. Nina Ricci kadını, siluetiyle de kendinden söz ettirebilmeli. Vücuda oturan elbiseleri seviyorum. Kumaşı keserken buna çok dikkat ediyorum. Streç, vücut hatlarını gösteren ama kadının içerisinde rahat olabileceği, kendini konforlu hissedebileceği elbiseler, markanın temel taşlarından.





Selin MİLOŞYAN
Fotoğraflar: Elif ÇAKIRLAR & Barış ARAS