NE KADAR MASKÜLEN O KADAR FEMİNEN
NE KADAR MASKÜLEN O KADAR FEMİNEN
ELLE ONLINE 18 Temmuz 2014
Bir pantolon-ceket takımın yarattığı maskülen seksapellik veya şifon elbise üzerine giyilen battal boy bir ceketin hayal ettirdiği cazibe... Feminen ve maskülen savaşlarını moda trendleri ve sosyal değişimler izdüşümünde ELLE'in iki editörü tartışıyor.


Giydiği erkek kıyafetleri ve yaşadığı aşklarla öne çıkan, erkek egemen dünyada var olmak için feminen olmayı reddeden ünlü yazar George Sand'dan tam 100 yıl sonra Coco Chanel, yarattığı yeni maskülenlikle hem kadınlara özgürlük vadediyor hem de feminen ve masküleni tek kimlikte buluşturarak modada seksist bakış açısına meydan okuyordu.





Dünden bugüne devam eden kadın-erkek eşitliği mücadelesi paralelinde sosyal dinamiklerden etkilenerek değişen ve evrilen moda trendleri, bugün artık kadın ve erkek giyimi arasındaki sınırları görmezden geliyor; kadınları maskülen bir dişilik, erkekleriyse feminen çizgilerle takdim edebiliyor. Tıpkı kadın ve erkeğin toplumsal ve ekonomik rolleri paylaşması gibi. Feminen ve maskülen ayrımının son bulmasıyla bir dönem daha kapanırken moda trendlerindeki ve tüm dünyadaki demokratik rüzgarları karşılamaya hazır mıyız?~SILA GÜVEN: Maskülen stilin 70'lerde Yves Saint Laurent'ın adımlarıyla başladığını söyleyebiliriz öncelikle. Ve belki de bu konuyu bir anekdotla açabiliriz. 1960'da Yves Saint Laurent, Christian Dior'un baş tasarımcısı olduğu dönemde couture koleksiyonuna krokodil bir motorcu ceketi tasarlıyor. Couture, Dior ve motorcu ceketi bir arada görmek o zamanki moda ahalisi tarafından şaşkınlıkla karşılanıyor. Aynı yıl Yves Saint Laurent, modaevinden kovuluyor. Söylentilere göre kovulma sebebiyse, bilinenin aksine İkinci Dünya Savaşı'nda askerlik yapmaması değil, tasarladığı bu maskülen parça. Şimdi bu hikayeden yola çıkarsak, bu olayı moda tarihindeki ilk başkaldırılardan biri olarak değerlendirebiliriz.





SELİN MİLOŞYAN: Demek ki o dönem daha lineer bir çizgide ilerleyen moda dünyası henüz böyle bir değişime hazır değildi. Belki de dişiliğin altını çizen mini eteklerin, kabarık saç ve eteklerin, geniş şapkaların, büyük kolye ve küpelerin moda olduğu 60'lı yıllarda Yves Saint Laurent'ın Dior modaevi için tasarladığı maskülen ve bohem parçalar çok fazla yenilikçiydi. 68 olaylarıyla tüm alanlara ve tabii ki modaya da nüfuz eden özgür ruh, sadece düşüncelerin değil trendlerin de çoğullaşmasına, sınırsızlığın başrolde olmasına olanak tanıyacaktı. Kısaca, 68 hareketinin modanın ve özellikle kadınlarda maskülen stilin özgürleşmesine katkısının büyük olduğu yadsınamaz bir gerçek. Böyle bir dönemde kadınları ünlü “smoking”le tanıştıran, onlara pantolon-ceket giydirerek maskülenliği güçlü bir seksapelle sunan Yves Saint Laurent'ın başarılı olması elbette daha kolaydı. Tarihsel olaylarla moda arasındaki paralelliği doğru okumak gerekir.





Tartışmanın devamı Temmuz Sayımızda!


Fotoğraf: Ozan Kıymaç
SON HABERLER