#text>
Ayna karşısındaki, 60 kiloyu geçen, yüzü sivilceli ve biraz da solgun bakışlı kadının kendiniz olduğunu mu düşünüyorsunuz? Hayır, çok daha iyisini hak ediyorsunuz. Yemek yerken, ofiste çalışırken, toplantıdayken, hatta araba kullanırken veya çok beğendiğiniz ceketi denerken akıllı telefonunuzla çekİP rötuşladığınız; ardından sosyal medyadaki takipçilerinizle paylaştığınız selfie fotoğraflarınızda olmak istediğiniz “ben”e kavuşuyorsunuz. “Beni böyle sev” derken gelsin “kalpler” ve şişsin egolar. Kişinin akıllı telefonlar veya webcam aracılığıyla kendi fotoğrafını çekip internette paylaşması anlamına geliyor selfie. Bu akım her ne kadar son yıllarda yaygınlaşsa da, eski deyimle “otoportre” ler aslında hiç de yeni değil. Van Gogh'un, Matisse'in veya Frida Kahlo'nun içinde bulundukları ruh hallerini yansıtmak adına unutulmaz otoportrelere imza attıklarını biliyoruz. Sürekli gelişen bir teknolojinin damga vurduğu, görsellik ve dış görünüşün önem kazandığı bugünün imaj çağında hayatımızın en önemli kavramlarından biri haline gelen selfie, narsisizmin ötesinde bizleri aslında bambaşka dinamikler üzerinde de düşünmeye çağırıyor.
#text>
Selfie'nin psikolojik boyutların ötesinde eğlenceli bir yanı olduğunu da yadsıyamayız. Zevkli anlarını ve mutluluklarını kişinin çevresiyle paylaşması, akıllı telefonlardaki çeşitli aplikasyonlarla eğlenceli ve sıra dışı selfie'ler elde edilmesi, dörtlü kolaj şeklindeki fotoğraflar, kendini başka birinin yanına yapıştırmak ve daha nice oyunlar selfie akımının, ne kadar keyifli olabileceğini gösteriyor.~
#text>
SELFIE, SANAT VE MODAYA EL ATTI!
Selfie sergileri bu akımın kültürel boyut kazandığını gösteriyor. Geçen yıl Ekim ayında Londra'daki Moving Image Gallery'de açılan “National #Selfie Portrait Gallery” isimli sergide, 17 sanatçının en fazla 30 saniye süren kısa filmlerle selfie konseptini nasıl yorumladıklarını gördük. Yine Ekim 2013'te gerçekleşen Lyon Bienali'nde, bir sanatçının koridorlarda bir yandan soyunurken bir yandan da telefonuyla kendini fotoğrafladığı artistik performansa şahit olduk. Kişilerin bireysel fotoğraflarını paylaşırken markaları kullanması, elbise denerken yeni aldıkları bir ayakkabıyı veya sahip olmak istedikleri bir çantayı göstermek adına selfie'den faydalanmaları, moda ve selfie'nin ne kadar yakın olduğunu da gösteriyor. Birçok tasarımcının reklam kampanyalarında kendi yüzlerini kullanması da bu sıkı ilişkinin bir başka kanıtı. Öyle ki Tory Burch'ün kendi portresi eşliğinde tanıtılan parfümü, Tom Ford'un tüm ürünlerinde seksi ve cazibeli bir bakışla bize çapkınca bakması, Alessandra Ambrosio'nun kendi koleksiyonunu hazırladığı ve 17 Mart'ta piyasaya çıkacak “ale by Alessandra” markası için kampanya yüzü olması, selfie'nin eğlencenin ötesinde önemli bir reklam mecrasına dönüştüğünün kanıtı.
#text>
#text>
#text>
SELİN MİLOŞYAN