Son yıllarda tıp dünyasında “mucize çocuk” olarak adlandırılan Akkermansia bakterisini bir kenara not edin, çünkü bu bakterinin insan sağlığı, mutluluğu ve fiziksel performansı üzerinde mucizevi etkileri var.
Yaşadığımız kronik hastalıkları sentetik kimyasal ilaçlarla çözmeye çalışmak, bildiğimiz en klasik tedavi yolu. Ama son 10 yılda, yaşamış olduğumuz kronik hastalıkların tedavisinin yeni nesil probiyotikler ve akıllıca seçilen prebiyotikler sayesinde bağırsaklardan başladığını, farklı tedavi yolları olduğunu da anlamaya başladık.
Dünyanın en önde gelen bilim insanlarıyla “Bacterial Therapy of Cancer” adlı kitabın yazarları arasında yer alan; Silikon Vadisi’nde yeni nesil probiyotiklerle ilgili yaptığı çalışmalarla tanınan Mikrobiyolog Ali Rıza Akın da bu yeni nesil tedavi yöntemlerinin en büyük savunucularından… Çünkü 25 yıldır Silikon Vadisi’nde mikrobiyota üzerine araştırmalar yapan Akın, dünyanın oluşumundan bugüne kadar gelen ve milyarca yıldır canlı olan bu bakterilerin, biyolojik olarak yaşamın genetik şifrelerini barındırdıklarını, dolayısıyla çok büyük önem taşıdıklarını söylüyor ve daha da ileriye gidip Akkermansia adlı bakterinin tıp dünyasında çığır açacağını savunuyor.
3,5 milyar yıldır dünyada var olan bakterilerin kendi aralarındaki diyalogları inceleyen, insan hücreleri arasındaki konuşmaları insan diline çevirerek bakterileri anlamaya çalışan Akın, bu özellikleri dolayısıyla Silikon Vadisi’nde “bacteria whispirer” olarak anılıyor.
Hayatını yeni bakteri türlerini keşfetmeye, bu bakterileri canlı olarak yakalayarak ve kullanarak; insanlığın hizmetine sunmaya adayan Ali Rıza Akın’ın tüm çabası ise, kanser hastalığından tutun depresyon, MS, otizm, obezite, ülser gibi birçok hastalığı bakterilerle tedavi etmek. Akın, son yıllarda üzerinde durulan ve “mucize çocuk” olarak adlandırılan Akkermansia adlı bakterinin bu yolda çok önemli bir keşif olduğunu, üzerinde daha çok konuşmak gerektiğini söylüyor. Mikrobiyota sağlığımızın hayatımız olduğunu anlatmaya çalışan Ali Rıza Akın’la, Akkermansia bakterisinin mutluluk hormonuyla ilişkisinden hamilelikteki ağız florasında yaşayan bakterilerin çocukların zekâsına önemli etkisine; sağlıklı mikrobiyotanın bizi kanserden korumasından diyabet, depresyon, MS, otizm gibi hastalıklarla arasındaki derin ilişkisine birçok şeyi konuştuk.
Hayatını bakterileri incelemeye adayan biri olarak, sizce bakterilerin vücudumuz için önemi nedir? Bu önemi henüz kavrayamadık mı?
Bakteriler sadece insan vücudu değil, dünya üzerindeki hayat için çok önemli. Bitkilere besinlerini sağlayan bakterilerin var olduğunu hepimiz biliyoruz, fakat mikrobiyotamızdaki bakteriler sayesinde mutluluk hormonunun salgılandığını, hamilelikteki ağız florasında yaşayan bakterilerin çocuklarımızın zekâsını derinden etkilediğini, sağlıklı mikrobiyotanın bizi kanserden koruduğunu; diyabet, depresyon, MS, otizm ile arasındaki derin ilişkiyi insanlık yeni yeni öğreniyor. Bir insanın mikrobiyotası daha doğmadan anne karnında oluşmaya başlıyor ve anne adayının kullanmış olduğu her antibiyotik ve/ya endüstriyel besin çocuğunun mikrobiyotasını dolayısıyla tüm hayatını derinden etkiliyor. Atalarımızda var olan 5 bin çeşit bakterinin günümüzde sadece 300-500 çeşit bakteriye düşmesiyle kronik hastalıklar arasındaki ilişki ise hala tam olarak kavranamadı.
Akkermansia bakterisini dünya üzerinde canlı izole edebilen sayılı laboratuvarlardan birinde görev alan ve bu alanda 25 senedir çalışmalarını yürüten bir bilim insanı olarak, Akkermansia muciniphila ailesinin benim izole etmiş olduğum 7 çeşit alt üyesi bulunuyor. Tabii her birinin üstünlükleri farklı. Akkermansia bakterisinin yanında kullanılacak prebiyotikler ile Akkermansia’nın hangi görevi özellikle üstleneceğini belirleyebilirsiniz. Aynı zamanda bu mucizevi bakterinin çok daha güçlü bir şekilde çalışması için yanında olmasını tercih ettiği bakteriler de çok önemli. Akkermansia ile birlikte uyumlu probiyotikler ve etkisi kanıtlanmış prebiyotikler kullanıldığında insan vücuduna daha kolay kolonize olması sağlanabilir.
Akkermansia muciniphila insanın savunma sisteminin eğitiminde profesör konumundadır ve savunma sistemine kimin düşman, kimin dost olduğunu üretmiş olduğu metabolitler sayesinde immün sisteme öğreterek insan sağlığında bütünlüğün oluşmasını sağlar ve vücudun kendi kendine saldırmasını engeller. Aynı zamanda Akkermansia; Crohn, IBD, MS, Romatoid Artrit, Tip 1 Diyabet, Sedef, Hashimoto Tiroiditi gibi otoimmün hastalıklarda savunma sistemini regüle ederek insanın kendi kendine saldırmasını durdurur. Ayrıca stresi ortadan kaldırarak anksiyete ve depresyon gibi günümüzün en büyük sorunlarına da çözüm olabilir.
Özellikle açlık hormonlarının kontrolü konusundaki etkinliği ile gereksiz yere beslenme, yani duygusal beslenmenin de önüne geçen Akkermansia ve destekleyici prebiyotikler, obezitenin ortadan kalkması için destek oluyor. Kilo kontrolü için de büyük destek sağlıyor. Akkermansia’nın, kanser hastalığında uyumakta olan immün sistemi uyandırarak tümör oluşumunu yavaşlattığı da defalarca tespit edilmiştir.
Bağırsaklarımızdaki bakteriler bizi nelerden koruyor? Bağırsaklardaki flora çeşitliliği genetik bir miras mı? Bazılarımız bize miras kalan bakteriler ile daha mı sağlıklı hayat sürüyor?Şu anda bağırsaklarımızda yasayan bakteriler bizlere atalarımızdan miras kaldı, anneniniz annesinin, annesinin anneannesindeki bakterilerden geriye kalanlar şu anda sizlerin bağırsaklarında yaşıyor. Tabii hayatın gerçekleri de var; çok değil daha 3 nesil önce binlerce çeşit bakteriden şu anda bizlere 300-500 çeşit kaldı. Gerekli gereksiz antibiyotik kullanımı, endüstriyel beslenmeyle bakteri çeşitliliğimizi tahrip ettik, tahrip etmeye de devam ediyoruz. Atalarımızda var olan süper bakterilerden bizlere geri kalan basit, çok basit bakteriler var artık. Bir kalp cerrahinin yapacağı iş yine yapılıyor ama o işi artık hademe yapıyor gibi düşünün.
İşte bu yüzden; bütün hastalıklar her gecen gün kat kat artıyor. Herhangi bir hastanenin onkoloji servisine gittiğiniz zaman bunu görürsünüz ve hastaların nerdeyse hepsi bağırsak sorunlarıyla (mikrobiyota) erken uyarılar verilmiştir. Tabii modern hayattan uzakta yaşayan insanların mikrobiyotası daha zengin, çünkü doğanın içinde bakterilerle iç içe yaşamaktalar.
Sağlıklı bir bağırsakta hangi bakteriler olmalı? Sağlıklı bakteriler nasıl kazanılır? Onları neler yok eder?
Mikrobiyom mikrobiyoloğu olarak laboratuvarda yapmış olduğum bilimsel çalışmalarda bağırsak hastalığına sahip kişilerde görmüş olduğum ilk problem bağırsak disbiyozisi oluyor. Disbiyozis; bağırsak içindeki bakteri dengesinin bozulması anlamına geliyor. İltihaplı bağırsak hastalıklarından Crohn ve Ülseratif Kolit, IBS olarak adlandırılan Hassas Bağırsak Sendromu, divertikülit, anal fissür, kronik kabızlık ve ishal, alerjiler, astım, sedef, romatoid artrit, obezite, diyabet, kanser ve daha nice hastalığın temelinde bozulmuş bakteri dengesizliği yani disbiyozis yatıyor.
Sağlıklı bir bağırsakta çeşitlilik olmalı, çeşitliliği sağlamak için ise yeşilliklerle bol bol beslenmeliyiz ki tüm bakteriler eşit oranda beslenebilsin. Ancak günümüzde şekerli besin tüketiminin artması ve endüstriyel beslenme, kötü huylu bakterilerin sayısının artmasına neden oluyor ve insan vücudu birçok hastalığa açık hale getiriyor.
Bu durumun tersine çevirmek ve bütünsel sağlığa kavuşmak için bilim insanları tarafından formüle edilip geliştirilen, birbiriyle uyum içinde yaşayabilen Akkermansia bakterilerinden oluşan probiyotik ve bu probiyotiklerin besinlerini oluşturan prebiyotiklerin kullanımı, iltihaplı bağırsak hastalıklarından ibsye, diyabetten osteoporoza, ürogenital hastalıkların tedavisine kadar çok geniş bir spektrumda fayda sağlar. Bağırsak hastalıklarında Akkermansia probiyotik ve prebiyotik kullanımının vücuttaki en geniş mukozal yüzeye sahip bölge olan intestinal epiteldeki bağırsak mukoza salgısını artırarak, bağırsak geçirgenliğini azalttığını ve aynı zamanda bağırsak hormonlarının salınmasını sağlayan SCFA’ların üretimini de artırarak beyin-bağırsak ekseni üzerine olumlu etki ettiğini de söylemek isterim.
Aslında probiyotik ve prebiyotik takviyeleri bir süredir çok popüler. Birçok markanın gerek eczane gerekse bazı marketlerde satılan birçok ürünü var. Bunlar insanlar için faydalı mı?Probiyotikler ve prebiyotikler insan sağlığı için elbette yararlı; özellikle birbirleriyle uyumlu bakterilerin olduğu probiyotikler insanoğlunun mikrobiyotasını güçlendiriyor. Birbirleriyle iyi anlaşan bakteri suşları ile kullanıcıların mikrobiyotasına en üst desteği vermesi sağlanabiliyor. Prebiyotikler de öyle; uyum ve koordinasyon çok önemli. Siz bakterilerin ihtiyacı olan prebiyotikleri verince mikrobiyotanız daha sağlıklı bir şekilde çalışarak sizlere destek oluyor. Tabii ki insanlar bu karışımları manuel olarak yapamayacakları için orijinal olduğundan emin oldukları Akkermansia bakterisinin yer aldığı ürünleri kullanarak, mikrobiyatalarına destek olabilirler. Öte yandan; gelişi güzel karıştırılmış, birbirleriyle uyumsuz probiyotikler ve koordinasyonu olma yan prebiyotikler vücutta doğru şekilde çalışmazlar.
Siz mikrobiyatanıza iyi bakarsanız o da size iyi bakar. Mikrobiyatanıza gerçekten iyi bakmak için dışarıdan probiyotik takviyesi almanızı tavsiye ederim. İçeriğinde Akkermansia ve türevleri bulunan, farklı prebiyotikler ve bitki özleri ile zenginleştirilmiş mikrobiyatanızı destekleyecek ürünlerle bağırsaklarımızdan tüm vücudumuza yayılan bir sağlığa kavuşmaya destek olabiliriz.