Son zamanlarda yüksek moda markalarının arasındaki sıkı rekabetin tek nedeni malum konular değil. Her biri mücevher tasarımı konusunda sadece birbirleriyle değil, aynı zamanda yüksek mücevher markalarıyla da yarış halinde. Bu yüzden yaklaşık 15 yıldır kendi markası için tasarlayan, aynı zamanda markasının CEO’su da olan Delfina Delettrez Fendi’nin aile evine dönüşü, Fendi için mücevherler tasarlamaya başlaması pek de şaşırtıcı değil. Geçtiğimiz sene markanın mücevherlerden sorumlu kreatif direktörü olarak atanınca yapacakları konusunda beklentimiz de epey büyüktü. Fanları arasında Rihanna ve Nicole Kidman var, tasarımları sadece butiklerde değil müze koleksiyonlarında dahil sergilendi. Markası için kurduğu biraz gotik, biraz da sürreal bir dünya vardı. Roma ve Rio arasında gidip gelen çocukluğu, hayranı olduğu Roma ve ilkokul yıllarında annesinin atölyesinde geçirdiği saatler ilham kaynakları.
Delfina Delettrez Fendi işi en iyilerinden öğrendi, sadece Silvia Venturini Fendi’den değil, 54 yıl boyunca modaevinin kadın koleksiyonlarından sorumlu Karl Lagerfeld’den de. Delfina Delettrez aynı zamanda Lagerfeld’le birlikte Chanel Haute Couture koleksiyonlarında da çalışmıştı.
Delfina Delettrez’in Fendi’ye adım attığından bu yana Türkiye’de vereceği ilk röportaj için sözleştik kendisiyle ve Roma’da ürettiği atölyelere bağlandık. Kulislerde konuşulanlara bakacak olursak efsanevi Anna Fendi’nin torunu, girişimci ve tasarımcı Delfina Delettrez aynı zamanda Kim Jones için de ilham kaynağı. Fendi ofislerinde giyindiği arşiv parçalar özellikle Jones’un Sonbahar/Kış 22-23 koleksiyonuna üretim aşamasında epey ilham olmuş. Şimdi çift F kromozomların ona verdiği yetkiye dayanarak Jones’la iletişim halinde üretmeye devam ediyor.
Kıyafetlerde illüstratör Antonio Lopez’in etkisini görüyoruz. Siz de tasarladığınız mücevherlerde ona göndermeler yaptınız. O, her zaman için bir ilham kaynağı mıydı?
Aslında fikir Kim Jones’tan çıktı. Fendi atölyelerinde Kim’le birlikte kurduğumuz diyalog için ufuk açıcı diyebilirim. Onunla beraber yeni bir Fendi kadınının hayat bulmasını görmek ilham verici. Kendi markam için görece hâlâ küçük ve bağımsız diyebilirim. Orada sadece tasarımcı değilim aynı zamanda CEO’yum. Buradaysa diyalog halindeyiz. Bu yüzden onunla beraber çalışmak benim yaratıcı sürecim açısından da yeni.
Altın detaylı O’lock küpe, 9150 TL
Delfina Delettrez ve Fendi için tasarladığınız mücevherler arasında bir ayrım var, ancak haute couture koleksiyonundaki gotik ve sürreal tasarımlar sizin kendi stilinizi yansıtıyor bence... Ne dersiniz?
Konu mücevher olunca klasik yaklaşımı eğlenceyle harmanlamayı seviyorum. Bu biraz Fendi’nin DNA’sında da olan bir yaklaşım. Her zaman şaşırtıcı bir sürpriz sizi bekliyor. Belki bunun sebebi Roma ve Barok tarzdır. Barokta her zaman o şok faktörü yer alır çünkü. Fendi de hiçbir zaman düz bir çizgide ilerlemiyor. Hep bir deviasyon söz konusu.
15 yıl boyunca kendi markanızın patronu olduktan sonra Fendi ailesinin de bir üyesi olarak bu marka için tAsarlamak nasıldı? Çekinceleriniz oldu mu?
Roma’da büyüyen, Fendi ailesinde yetişen, mücevher tasarlayan biri güzelliği nasıl anlatır? Güzellik sizin için ne ifade ediyor?
Zanaatkarlar işimin önemli bir parçası. Onları çalışırken izlemek çok güzel. Konu sadece kullandığınız materyallerin değerleriyle ilgili değil, aynı zamanda zanaatçılığın değeri ve onların teknikleriyle de alakalı. Tasarladığım mücevherler sadece İtalya’da hayat bulmuyor aynı zamanda tam olarak Roma’da üretiliyor. Kuyumcuların klasik teknikleriyle beraber yenilikçi 3D baskı metotlarını birlikte kullanıyoruz. Birlikte ürettiğimiz zanaatkarlar bana en iyi kaliteyi sunmakla beraber hayalimdeki tasarımları gerçekleştirebiliyorlar. Ocak ayında sunduğumuz haute couture koleksiyonunda Muranolu artizanları destekledik. Onlarla beraber deneyler yapmak, vakit geçirmek çok güzeldi. Pandemi sırasında onların yanındaydım ve bana cam sanatını öğrettiler. Bu deneyim benim için çok güzeldi, özeldi. Biricikti. Ufkumu genişletti. Bir diğer couture koleksiyonu için İtalya’da farklı bir bölgedeki farklı zanaatkarlarla çalıştım. Özellikle couture koleksiyonlarımda farklı artizanlar, bölgeler ve yaklaşımlar arasında seyahate çıkmak farklı materyaller ve teknikleri karıştırmak çok hoşuma gidiyor.
Size en çok kim ilham veriyor?
Ailem. 90’larda atölyede annemin yanında olmaya bayılırdım. Okul çıkışında hep onun yanına koşardım. Bir anda Londra ya da New York’a ışınlanmak gibi bir şeydi benim için.
Fendi aile geleneklerine bağlı bir marka. Aynı zamanda nasıl çağdaş kalabiliyor?
Roma sizin için ne ifade ediyor?
Burada doğdum! Ancak hep seyahatlerle kendimi geliştirdim. Köklerim Fas ve Türkiye’ye dayanıyor. Köklerim estetik olarak rüya gibi bir yolculuğa çıkmamı sağlıyor. Anılar, karşılaşmalar, Roma mimarisi beni ben yapan öğeler. Roma bana kontrast tutkuları bahşetti. Farklı estetik yaklaşımların bir arada zamansız bir harmonide buluşabileceğini öğretti. Zamansızlığa karşı bir tutkum var. Herhangi bir döneme aitmiş gibi hissettirmeyen mücevherler tasarlamaya bayılıyorum. Çağdaş yorumlarla klasiği bozmak hoşuma gidiyor.
Bu geleneği devam ettirerek kızınızın da Fendi çatısı altında çalışmasını, tasarlamasını ister misiniz?
Neden olmasın? Önemli olan kendi tutkularının peşinden gitmesi.
Yazı: Aykun Taşdöner
Fotoğraflar: Luca Anzalone
ELLE Türkiye Mayıs 2022 sayısından alınmıştır.