Jane Birkin'in Rafine ve Cesur Fransız Stili
60'ların özgür stil çağını başlatan seksi, şakacı ama sofistike estetiğin somut örneği olan moda ikonunun, en ilham verici stil anlarını hatırlıyoruz.
BUSE SARAY 07 Mart 2024
Getty Images

Büyüleyici gülümsemesi, çocuksu somurtkanlığı ve karşı konulmaz İngiliz aksanı onu bir neslin simgesi haline getirdi. Jane Birkin, doğal cazibesi, gündelik şıklığı ve taklit edilemez gösterişiyle moda dünyasında silinmez bir iz bıraktı. Bugün bile dünya çapındaki tasarımcılara ilham vermeye devam ediyor. Adını Hermès'e verdi, Parisli kız stilini geliştirdi, mini ve transparan elbisenin öncülüğünü yaptı. Birkin, gelecek on yıllar boyunca Fransız "It girl" olmanın ne anlama geldiğini tanımlarken, 60'lı ve 70'li yılların trendlerini belirlemeye yardımcı oldu.



1946 İngiltere doğumlu, Fransız heveslisi güzel, bir model, oyuncu, şarkıcı, ilham perisi, anne ve şüphesiz modayı etkilemeye devam eden bir stil ikonu. Ebeveynleri, Kraliyet Donanması teğmen komutanı David Birkin ve İngiliz aktris ve şarkıcı Judy Campbell ile birlikte Londra'da büyüdü. Besteci John Barry ile ilk evliliğinin boşanmayla sonuçlanmasının ardından kalbi kırılan Birkin, kızları Kate ile tek kelime Fransızca bilmeden Paris'e gitti ve Slogan'da hayatının aşkı olacak müzisyen Serge Gainsbourg'la birlikte rol aldı.

Fransız Yeni Dalga sahnesinin yeşerdiği bir dönemde Paris'e ilk geldiğinde, kariyerine Kaleidscope ve Wonderwall gibi İngiliz filmlerinde rol alarak başladı; Slogan ve La Piscine gibi filmlerde oynadı. Gainsbourg'la bağ kuran yaratıcı ve romantik ortaklıkları, onları bohem, çalkantılı, güçlü bir çift haline getirdi. Birkin, ayrıldıktan ve Jacques Doillon'dan üçüncü çocuğunu doğurduktan sonra bile Gainsbourg'un hayatının aşkı olduğunu söylüyordu.

1946'da Londra'da doğmuş olmasına rağmen, Fransızlar Birkin'i göç ettikten hemen sonra kendilerinden biri olarak kabul etti; onun tarzı hala bildiğimiz Paris şıklığının tanımı olarak kabul ediliyor. “Parisli kız stili” (Breton ve bereden çok daha fazlası) için Birkin'in terzilik geçmişine dönüp bakarsanız,modellediği tavır ve zarafetin de bunun bir parçası olduğunu görürsünüz. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, onun ölüm haberini duyduğunda onu "Fransız ikonu" olarak tanımladı.

Jane, İngiliz ve Fransız tarzının en çekici unsurlarını birleştirme konusunda doğuştan gelen bir yeteneğe sahipti; temel ve abartısız olanı yeni şekillerde görmek ve Parisli bir duygusallık eklemek onun doğasında var. Ne zaman soğukkanlılıkla geri çekileceğini; ne zaman şakacı bir şekilde ileri doğru gideceğini biliyordu.

Pek çok trendin öncü kraliçesi, partilerde ve film galalarında cesur şeffaf elbiseler giymesi ve her yere götürdüğü hasır sepet çantasının çok tanıdık kaosuyla sonsuza kadar ilişkilendirilecek. Kırmızı halılarda Paco Rabanne'nin ışıltılı cazibesini tercih etti. St Tropez'deki tatillerinde sade beyaz tişörtler ve kot pantolonlar giyiyordu.

Stilini özetlemeyi Birkin'e bırakalım; Bir keresinde "Görünüşüm bir kokteyl" demişti. "Fransızlar kadar iyi yetiştirilmedim ama İngilizler kadar da umrumda değil."

Jane'in moda konusundaki en büyük şöhreti muhtemelen Hermès'e adını vermesiyle oldu. Her moda kızının bileceği gibi Birkin çantası bir çantadan daha fazlasıdır. Sex and the City'de 90'lı ve 2000'li yılların ikonlarının kollarında yer alan Birkin, ultra yüksek statünün simgesidir.

Nasıl ortaya çıktığının hikayesi başlı başına oldukça ikoniktir. Jane, 1984 yılında uçağa bindikten sonra yukarıda bahsettiğimiz hasır çantayı uçağın baş üstü bölmesine yerleştirmeye çalışırken tüm eşyaları düşerek kendisinin ve yanındaki koltukta oturan kişinin üzerine dağılır. Bu kişi tesadüfen Hermès'in Genel Müdürü Jean-Louis Dumas'tı. Jane, Jean-Louis'e istediği deri hafta sonu çantasını bulamadığını ve ikilinin uçuş için ideal çantayı hayal ederek geçirdiğini açıkladı. Dumas, o anda tasarımları karaladı ve Birkin doğdu.


Bugün klasik, zamansız ve zahmetsiz olarak kabul ettiğimiz görünümlerin çoğunun altında imzası olan oyuncu ve şarkıcının ikonik stil anlarını hatırlıyoruz. 


 

 

SON HABERLER