DAĞ GORİLLERİNİN PEŞİNDEN

Ruanda'daki doğal yaşam ve nesli tükenmekte olan dağ gorilleri röportajımızda!

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 20 Temmuz 2015
DAĞ GORİLLERİNİN PEŞİNDEN
Defalarca onun yerinde olmayı diledik. Aslında bu kısmen mümkün. Çektiği karelere baktıkça, Afrika'yı onun gözünden görüyorsunuz. Vahşi yaşam fotoğrafçısı ve Sedventure fotoğraf danışmanı Süha Derbent Ruanda'yı ve yeryüzünde sadece 650 tane kalan dağ gorillerini anlattı. — SUZAN YURDACAN FOTOĞRAFLAR: SÜHA DERBENT





Gerçek şu ki ELLE ekibinden üç kişi uzun zamandır onunla sadece bu sayfalarda değil de, Ruanda'da buluşmanın hayalini kuruyor... Biz böyle güzel hayaller kurarken, çok önemli bir gelişmeden haberdar olduk: Ruanda hükümeti, vahşi yaşam fotoğrafçısı, Sedventure fotoğraf danışmanı Süha Derbent'i Ruanda'nın devlet arşivini oluşturmak üzere yetkilendirdi. Birkaç bölümlük kapsamlı proje, dağ gorilleri, yağmur ormanları, volkanlar ve Ruanda'nın çocuklarını ve portrelerini kapsıyor. Süha Derbent'le bir Ruanda sohbetinde buluşmamız kaçınılmaz oldu.





ELLE: Ruanda nasıl bir yer? Orayı özel ve cazip kılan nedir?


SÜHA DERBENT: Ruanda eşsiz güzellikteki doğası ve özellikle yağmur ormanlarıyla herkesin ilgisini çeken bir ülke. Ve elbette yeryüzünde sadece 650 tane kalan dağ gorillerini görmek isteyenler için de cazip.





ELLE: Turistik açıdan popüler bir ülke mi?


S.D.: Buraya dünyanın her yerinden turist geliyor. Ama sayıca çok değiller, çünkü lüks bir hizmet var ve bu bilerek seçilmiş bir turizm tavrı.





ELLE: Oraya gidenlerin ilk tepkisi ne oluyor?


S.D.: İlk yorumlar “mutlaka tekrar gelmeliyim”, “dağ gorillerine daha fazla gün ayırmalıyım” ve “gördüğüm en güzel doğa bu” şeklinde oluyor. Özellikle doğanın inanılmaz, insanı adeta büyüleyen güzelliği herkesi çok etkiliyor.





ELLE: Ruanda'yı sizinle gezmek ne demek? Neler beklemeliyiz, nelerle karşılaşırız?


S.D.: Kişiye özel olarak düzenlediğimiz organizasyonlarımızda Ruanda'da üç önemli aktivitemiz var. İlki, belki de hiçbir yerde göremeyeceğiniz güzellikteki yağmur ormanları içinde yürüyüşler yapmak. Bu yürüyüşlerin önemli özelliklerinden biri “gölge alan yürüyüşü” olmaları Ormanın yoğunluğu nedeniyle güneşi direkt olarak görmeden gölgede yol alıyoruz. Herkese göre yürüyüş parkurları var. Çok seçenekli bu parkurların en kısası bir buçuk saat, en uzunu üç gün sürüyor. Bazı yürüyüşlerin sonunda ormanın derinliklerinde şelalelere ulaşıyoruz. Ayrıca dağ gorillerini ziyaret ediyoruz. Ziyarete açık altı goril ailesi var ve bu ziyaretler günde bir saat ve yedi metreden fazla yaklaşmama kuralıyla yapılıyor. İsterse goril kendisi bize yaklaşabiliyor. Bunun dışında, başkent Kigali'de gezecek müze, pazar yeri gibi birçok ilginç yer sayabilirim.





DETOKSÇU DAĞ GORİLLERİ


ELLE: Dağ gorillerine en fazla yaklaşabilen fotoğrafçısınız. Bunu nasıl başardınız?


S.D.: Genel olarak hayvanlarla iletişim kurmaya ilişkin deneyimli ve ilgili biriyim. Onları anlamaya çalışıyorum. Sık gitmem ve sürekli gözlem yapmam


sonucu tecrübeliyim. Ayrıca hayvan davranışıyla ilgili aldığım eğitimin de katkısı bulunuyor. Onlardan biri gibi davranmaya çalışıyor ve onların varlığımla ilgili bir endişe taşımamalarını hedef alıyorum. Sık gittiğim ailelerdeki yavrular artık beni tanıdılar. Heybetli görüntülerinin ve çok güçlü olmalarının yanı sıra dağ gorilleri aslında çok barışçıl hayvanlar. Hatta insana göre çok daha iyi huylu ve otçullardır. Volkanik dağlarda yaşar ve beslenme şekilleri gereği hepsinin yaşamları boyunca detoks yaptıkları söylenebilir. DNA'ları yüzde 97 bizimle aynı.





ELLE: Ruanda'ya kaç günlüğüne gitmeli?


S.D.: Ruanda'ya minimum altı günlüğüne gitmek gerek. Bu süre içinde şehir gezisi, dağ gorili ziyareti ve yağmur ormanı yürüyüşü yapılabilir. Dağ gorili ziyaretini birden fazla kez yapmak için gün sayısını artırmak gerek. Çünkü günde sadece bir kez ve bir saatlik ziyaretler düzenleniyor, ki bu onları koruma amaçlı, doğru bir tutumdur.





ELLE: Gitmek için en uygun mevsim hangisi?


S.D.: Şiddetli yağmur dönemi olan nisan ayı dışında her zaman gidilebilir. Ayrıca 1994'te Ruanda'da gerçekleşen soykırımın yıl dönümü olduğu için ülke çapında yas tutuluyor ve bütün yaşam bundan etkileniyor.





ELLE.: Oranın kültürü, insanlarıyla ilgili neler anlatabilirsiniz? Geçim kaynakları nedir?



S.D.:
Başlıca geçim kaynağı tarım ve turizm olan Ruanda'nın en önemli iki ürünü çay ve kahve. Her ikisi de gerçekten çok kaliteli. Ben evde sadece Ruanda çayı ve kahvesi tüketiyorum. Ruanda'ya gelen misafirlerimin de dönerken dostları için en çok tercih ettiği armağan çay ve kahve oluyor. Diğer yandan Ruanda denilince doğal olarak herkes 1994'te yaşanan soykırımı hatırlıyor. O gu¨nden bu yana ülkede çok büyük değişiklikler olmuş. Şu anda Afrika


kıtasının en güvenli yeri diyebilirim. Temiz oluşuyla da benimle gelen herkesin dikkatini ayrıca çekiyor. Ülkeye plastik girişi yasak ve havaalanında elinizde plastik torba varsa kibarca alınarak yerine kağıt torba veriliyor. Kaldığınız sürece kentte ve kırsalda çöp görmeniz neredeyse mümkün değil. Bu gibi özelliklerinden dolayı şimdilerde Ruanda'ya “Afrika'nın İsviçre'si” deniliyor.





RUANDA DEVLET ARŞİVİNİ  OLUŞTURACAK


ELLE: Afrika kıtasının pek çok bölgesini avucunuzun içi gibi iyi bildiğinizi söyleyebilir miyiz?


S.D.: Hayır ama kıtayı gözünüzde canlandırdığınızda tam ortadan bir çizgiyle ikiye bölerseniz çizginin altında kalan ülkelerin hepsine çok kez gittim. Bazılarına 100'den fazla. Gittiğim ülkelerde yaban hayatına odaklı çalıştığım için bu bölümleri iyi bildiğimi rahatlıkla söyleyebilirim.





ELLE: Size önemli bir görev verildi: Ruanda devlet arşivini oluşturacaksınız. Tam olarak neler yapacaksınız?


S.D.: Bu proje fotoğraf ve belgesel film çekimini kapsıyor. Birkaç bölu¨mden oluşan projenin ilk bölümü, dağ gorilleri. Sonra yağmur ormanları ve volkanları, daha sonra Ruanda'nın çocuklarını ve portrelerini çalışacağız. Projeyi ekip olarak gerçekleştireceğiz. Ekibimizde fotoğraf sanat sanatçısı Murat Esibatır, yönetmen Bengiz Özdereli gibi isimler var. Sekiz kişilik ekipteki herkes alanında profesyonel.





ELLE: Bu arşivin amacı nedir?


S.D.:
Bu arşiv öncelikle Ruanda'nın kalkınması için büyük çaba gösteren ve bunda da başarılı sonuçlar almış olan Ruanda Development Board'un (RDB)


Ruanda tanıtımları için önemli bir kaynak oluşturacak. Aynı şekilde benim için de öyle. Zaten RDB'yle yaptığımız anlaşma kurumun başındaki Büyükelçi Yamina Karitanyi'nin vizyoner bakışı sayesinde gerçekleşti. Projenin devamında Ruanda ve Türkiye'de sergiler ve her konu için ayrı bir kitap yapılması hedefler arasında yer alıyor. Çekeceğimiz belgesel film birçok ülkede yayınlanacak.





ELLE: Sizce Ruanda'daki dağ gorilleri ve diğer hayvanlar tehlike altında mı?


S.D.: Ruanda, doğasını ve hayvanları koruma konusunda dünyaya örnek gösterilecek ülkelerden biridir. RDB, Ruanda'da doğanın ve hayvanların korunmasına ilişkin bilincin oluşmasını sağlamış ve bu konuda gerekli önlemleri tamamen almış bir kurum.



ELLE:
Sizin için orası eviniz gibi, öyle değil mi?


S.D.: Sorudan “gibi” kelimesini çıkarırsam tam yanıt olur. Evim orası, ara sıra İstanbul'a geliyorum.

ETİKETLER
SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Ekim Sayısı Çıktı!

Ekim sayımızın kapağında Sinem Kobal var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.