Pandemi dönemi, toplumumuzda günden güne büyüyen eşitsizlikleri sert bir biçimde yüzümüze vurdu ve vurmaya da devam ediyor. Özellikle kadın-erkek eşitsizliği dünyada olduğu kadar ülkemizde de öne çıkan bir mesele. Geçtiğimiz günlerde UN Women, pandemi döneminin kadın-erkek eşitsizliğine etkilerini gösteren bir rapor yayınladı. Raporda; iş hayatı, ev yaşamı gibi alanlarda kadın ve erkekler için yaşanan değişimler üzerinde duruluyor.
“COVID-19 bir sağlık krizi olmasının ötesinde kadınlar ve erkekler için ekonomik ve toplumsal açıdan sonuçları da olan bir salgın.”Asya Varbanova, UN Women Türkiye Ülke Direktörü
KADINLAR ARTIK SOSYOEKONOMİK OLARAK DAHA SAVUNMASIZ
Hem kadınlar hem erkekler için iş kaybı ve maddi kaygılar anketin ortak olumsuz sonuçlarından. Ancak bu dönem içinde iş kaybı yaşayan kadınların, iş kaybı yaşayan erkeklerden fazla olması, zaten var olan fırsat eşitsizliğinin daha da derinleştiğini gösteriyor. Birçok işyerinde işten çıkarma yapılmasa bile çalışma sürelerinde kısalma, evden çalışma ya da ücretsiz izine çıkarılma gibi değişikliklere gidildi. Ücretsiz izne çıkarılma ve evden çalışma oranları kadınlarda daha fazlayken çalışma sürelerinde kısalma oranının ise erkeklerde daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Anketin en dikkat çekici sonuçlarından biri ise işini kaybeden işveren sayılarında gözlemleniyor: İşini kaybeden kadın işveren oranı %19 iken bu oran erkeklerde sadece %8,7!
Ev içi yaşama bakıldığında ise kadın ve erkeklere yüklenmiş geleneksel roller kendini daha çok belli ediyor. Kadınlar, evde vakitlerinin çoğunu temizlik ve yemek yapmaya ayırdıklarını belirtiyor. Erkeklerin eve en çok katkıda bulundukları alanlardan biri ise market alışverişi. Bunun yanında kadın katılımcıların üçte ikisinin eşlerinin ev içi düzene katkı sağlama oranın arttığını bildirmesi de anketin umut vadeden sonuçları arasında.
DÜNYA GENELİNDE DE SONUÇLAR FARKLI DEĞİL
Ünlü bir danışmanlık ve denetim firması olan McKinsey de bu konu hakkında dünya çapında bir araştırma yayınladı. Sonuçlar dünya genelinde de pek farklı değil. Küresel istihdamın %39unu kadınların oluşturmasına rağmen bu süreçte iş kaybı yaşayanların %54’ü kadınlar. Yani pandeminin kadınların iş hayatına etkisi erkeklere oranla bir hayli fazla. Kadınların iş kaybı yaşama riskinin erkeklerden %19 fazla olması da bunu destekler nitelikte. Bu durumun temel nedeni ise kadınların büyük bir kısmının Covid-19’dan olumsuz etkilenen sektörlerde çalışması.
MGI (McKinsey Global Institute) tabloyu şöyle özetliyor: Kadınların iş hayatındaki yerinin kötüleşmesi cinsiyet eşitsizliğinin büyümesinin yanında global ekonomiyi de zedeliyor. Ayrıca, iş hayatındaki cinsiyet eşitsizliği ile sosyal hayattaki cinsiyet eşitsizliği arasında güçlü bir bağ bulunuyor. İkincisini azaltmanın yolu da öncelikle ilkine müdahale etmekten geçiyor.
Tüm bu veriler ele alındığında pandemi döneminin kadınların iş dünyasındaki yerini olumsuz yönde etkilediği çok açık. Kadın istihdamına gerekli önemin verilmemesi, bir açıdan kadınları eve mahkûm etmek anlamına gelebilir. Ki bu da bazı işlerin hala “kadın işi” olarak algılanmasının önüne geçmeyi oldukça zorlaştıracaktır. Pandemi sonrası yaşamın iyileştirilmesinde kadınların iş hayatındaki rolünün önemi mutlaka göz önünde bulundurulmalı ve bu yönde adımlar atılmalı. Ve unutmamak gerek ki bu yolda belki de en büyük değişim bizlerle başlıyor.