#text>
‘Bugünlerde hiçbir vampir hikayesinin orijinal olması mümkün değil!' #text>
O kadar çok vampir dizisi ve filmi yapıldı ki, en büyük ‘vampir' tutkunları dahi bu şekilde düşünüyor artık. Öte yandan, bu düşünceyi yalanlayan bir çalışma var artık elimizde! Zira Jim Jarmusch, vampir hikayelerine yeni bir soluk getiriyor ve ‘ölümsüz' olmaya farklı bir açıdan bakmamızı sağlıyor. #text>
#text>
Daha önce Mystery Train (1989) gibi harika bir film çeken, Dead Man'de (1995) Johnny Deep'le western; Ghost Dog'da Forest Whitaker ile (1999) samuray filmi ve Broken Flowers'la (2005) romantik filmler çekebileceğini kanıtlayan pek mahir Jarmusch, bu sefer Tilda Swinton ve Tom Hiddleston ile içinde pek çok öğeyi barındıran bir filme imza atıyor. #text>
#text>
Jarmusch'un filmografisinin de özel bir hayranı olarak, ‘Only Lovers Left Alive' adlı bu son filmine, son 20 yılın en iyisi diyebilirim. Zaten güzellik algılarımın ekseninden son derece kaydığı bir zamanda, -çünkü herşey çok güzel ve herşey çok güzel olamaz, Tilda Swinton beni kendine bir kez daha hayran bırakıyor. #text>
#text>
Bir vampir çift ancak bu kadar cool ve bu kadar romantik olabilir! Filmin diyaloglarında kullanılan hipster şakaları bana daha çağdaş bir his de veriyor. Karakterler ile ilgili en sevdiğim noktaysa, bu vampirleri bayağı insan hissetmem. Zira onlar da seviyorlar, sanattan anlıyorlar ve güzel müzik yapıyorlar. Özetle, insan üstü özelliklere sahip olsalar da bayağı bir insanlar! Özetle? Mutlaka seyredin, vampirliğin 'asil' boyutunu özümseyin! #text>