İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği İHKİB tarafından bu sene 22.'si düzenlenen Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması, moda sektörüne yeni isimler kazandırmaya devam ediyor. Geçtiğimiz Haziran ayında sonuçlanan yarışmada, bu senenin birincisi Emel Melike Bakıcı oldu. İkincilik ödülüne Sevda Dalgıç, üçüncülük ödülüne ise Buğu Pala layık görüldü...
Biz ise zamanda kısa bir yolculuğa çıkıyor ve 2012 yılında yarışmayı birincilikle kazanan Kadir Kılıç'ı yakından tanıyoruz. 25 yaşındaki Kılıç, İstanbul'da doğdu. Ancak ailesi Yugoslav göçmeni olduğu için kendini “Balkan kültürü içerisinde büyüdüm diyebilirim” diyerek tanıtıyor. Kadir'e kumaşı ve biçimi sevdiren kişi hem terzi, hem modelist olan babası. Babası aynı zamanda, yanında çıraklığını yaptığı ilk idolü! Lise yıllarında iyice nükseden güzel sanatlarda okuma isteği, üniversitede gerçek oldu. FMV Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü'nü yüzde 100 burslu olarak kazanan Kadir Kılıç, geçen yıl bölüm ikinciliğiyle mezun oldu. “Üniversite dönemimde, sektörel anlamda bana vizyon kazandıran, her yönde gelişimimi sağlayan ve destekleyen hocam İdil Tarzi'ye bu vesileyle teşekkür ederim!” demeyi de ihmal etmiyor.
Koza yarışmasını kazandığınız açıklandığında ne hissettiniz? Bunu bekliyor muydunuz?
Açıkçası koleksiyonuma çok fazla güveniyordum, bu yüzden bir beklentim vardı. Erkek koleksiyonu yaptığım için, yarışma içerisinde de farklı bir noktada duruyordum. Bu beni endişelendiriyordu, fakat birinci olduğumu duyunca bu endişe kendisini, birinci olmanın yanında erkek koleksiyonuyla birinci oldum mutluluğuna bıraktı.
Yarışmaya nasıl hazırlandınız? Koleksiyonun konsepti nasıl ortaya çıktı? Öncesini anlatır mısınız?
Yarışma duyurusunu gördüğüm dönemde, İsveçli elektronik müzik yapan sanatçı Fever Ray'in ilk solo albümündeki “Keep The Streets Empty For Me” şarkısını her gün dinliyordum ve bu adeta bir bağımlılığa dönüşmüştü. Hazırlayacağım koleksiyonun konseptini bulmaya çalışırken, o günlerdeki bağımlılığım olan şarkıdan ve görsel anlamda yararlanabileceğim video klibinden yola çıktım. Sanatçının İskandinav olmasından kaynaklanan soğuk havası, yalnızlığı öğütlemesi ve siyahlar içindeki görsel anlatımı üzerine yoğunlaştım. Yaklaşık bir ay süren konsept çalışmalarımın ardından kumaş, renk ve tasarım süreci başladı. Koleksiyonu siyah rengi üzerine kurguladım ve birçok farklı tipteki kumaşların birleşiminden biçime dönüştürdüm. Biçimi, İskandinav köylüsünün geleneksel kıyafetleri ve Türk köylüsünün giyim anlayışıyla harmanlandım. Tek renk etkisinde hazırladığım koleksiyon, “alternatif, avangard, giyilebilir, cinsi olmayan, grunge” kelimelerini de içinde barındırıyor. Araştırmalarım sonucu düşünsel bir yolculuğu ifade eden çalışmamın kesin bir yargısı ve hükmü yok.
Bu mini koleksiyonda kaç parça var? Ve tümü ne kadar sürede hazırlandı?
Koleksiyon altı görünüm ve 11 parçadan oluşuyor. Şalvar pantolon, gömlek, ceket, trençkot ve tulumu da içine alan geniş bir ürün yelpazesi var. İnce tip örme V/L, tafta, deri, yıkanmış ipek gibi zengin kumaşlarla donatılan koleksiyon, bünyesinde olduğum Nu markasının atölyesinde dikildi. Dikim aşaması yaklaşık üç hafta sürdü. Bu süreçte hiçbir sıkıntı yaşamadım, hepsi planladığım gibi oldu.
Koza yarışmasını kazanmak sizin için ne ifade ediyor? Şimdi ne olacak? Planlarınız, hayalleriniz neler?
Bunu kariyerim açısından önemli bir basamak olarak değerlendiriyorum. Verilen ödüller doğrultusunda bir süre yurt dışında okuyup aynı zamanda çalışmayı düşünüyorum. Ülkeme geri döndüğümde donanımını tamamlamış bir tasarımcı olarak, bu sektörde aranan bir isim olmak en büyük hayalim.
SUZAN YURDACAN
