ENGİN ÖZTÜRK’LE ÇOK ÖZEL

Seksi oyuncuyla, ailesini, çocukluğunu ve aşkı konuştuk.

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 21 Mayıs 2015
ENGİN ÖZTÜRK’LE ÇOK ÖZEL
Spora ve spor yapan kadınlara ithaf ettiğimiz Mayıs sayımızda, yine kadınların favorisi olan jönlerden birini konuk ediyoruz. Hem de sporu çok seviyor! Editörümüz Suzan Yurdacan'ın gerçekleştirdiği röportajın bir kısmı burada, tamamıysa Mayıs sayımızda. Kaçırmayın!





RÖPORTAJ: SUZAN YURDACAN


FOTOĞRAFLAR: TAMER YILMAZ


STYLING: HAFİZE ÇELİKTÜRK





Sporu ve gülmeyi çok seviyor. Dizi çekmediği dönemlerde daha çok çalıştığını söylüyor, ne demek istiyor? Seksi ve başarılı oyuncu Engin Öztürk'le buluşup bunu, ailesini, çocukluğunu ve aşkı konuştuk.





Hepsi birbirinden başarılı ve ses getiren dizilerde rol aldığı için olsa gerek, hepimiz onu çoktandır tanıyor gibiyiz. Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nde eğitim alan Engin Öztürk, canlandırdığı karakterlerle, oyunculuyla hepimizin ilgisini çekti. Sohbetin başında doğup büyüdüğü Eskşehir'e en son ne zaman gittiğini sorduğumda “üç gün önce” cevabını veriyor, ailesiyle vakit geçirmeyi sevdiğini anlatıyor.





ELLE: Sporla aranız iyi galiba...


ENGİN ÖZTÜRK: Ben spora çok erken yaşta, ilkokulda başladım. Eskişehirspor'un altyapısında futbol da oynadım, judo da yaptım. Ortaokulda başlayıp sekiz yıl voleybol oynadım. Sporu hiç bırakmadım, üniversitede de devam ettim... Şu anda “crossfit” yapıyorum. Onun dışında tenis izlemeyi çok seviyorum.





ELLE: Çocukken en sevdiğiniz oyun neydi? Oyuncu olacağınız belli miydi?


E.Ö.: Yooo ama bütün çocuklar zaten oyuncu değil midir? Lojmanda büyüdüğüm için her türlü oyun açısından acayip bir alandı. Toprağa dikilen kazıkları çıkarıp, sopa gibi kullanarak beyzbol bile oynuyorduk. Ama yine de en sevdiğim, futboldu.





ELLE: Dışa dönük, kalabalığı tercih eden mi, yoksa tek başına kalmayı seven bir çocuk muydunuz?


E.Ö.: Tek başına kalma fırsatım hiç olmadı. Evimiz kalabalık, dışarısı çok kalabalık... Tek kalmayı tercih de etmedim, bunu tecrübe de etmedim.





ELLE: Üç tane ablanız var. Bu, hayatınıza ne kattı?


E.Ö.: Başka türlüsünü bilmediğim için belirli şeyler söyleyemem ancak beni hiç şımartmadıklarını söyleyebilirim. Galiba üç ablamın olması daha çok adaleti getirdi. Mesela yatağımdan kalkıp nasıl olsa ablalarım toplar diye düşünmedim. Kendi yatağını kendin toplarsın, tavrı vardı.





ELLE: Bu aynı zamanda kadınlara bakış açınızı da etkiledi mi?


E.Ö.: Onların sadece kadın olmadığını biliyorum, belki üç ablayla büyümek bana bunu katmıştır: Karşındakini kadın ya da erkek olarak değil, insan olarak görmeyi öğretmiş olabilir. Önce kadın olarak bakarsan bazı şeyleri silip atmış oluyorsun.



ESKİŞEHİR'DE BİR OYUN İZLEDİ, DEVAMI GELDİ



ELLE: Küçükken sinemaya gitmeyi seviyor muydunuz?


E.Ö.: Çok fazla sinemaya gitme fırsatım yoktu. Daha çok televizyondan takip ediyordum. Ama bir yaştan sonra, sinemayı keşfettikten sonra yakından takip etmeye başladım ve bu hala da devam ediyor.





ELLE: Oyuncu olmaya ne zaman, nasıl karar verdiniz?


E.Ö.: Karar verme aşamasını etkileyen, Eskişehir'de izlediğim bir oyundu. Oyun mükemmel olduğu için ya da bir oyuncuya hayranlığım yüzünden değil... Sadece buna bir şey sebep olacaktı, o oyun sebep oldu.





ELLE: Oyuncu olmak tahmin ettiğiniz gibi mi (çıktı)?


E.Ö.: Dışarıdan görünen kısmına hiç ilgi duymadım: Oyunculuk beraberinde ün getirir, şunu getirir, bunu getirir... Bunlar beni hiç ilgilendirmedi, bence bu da benim şansımdır. Beklediğim gibi mi çıktı kısmıysa; bence tahmin ettiğimden daha zevkli çıktı. Oyunculukta her gün başka bir şey keşfediyor, deniyorsunuz. Denedikleriniz oluyor ya da olmuyor, sonucu bilmediğiniz için heyecanı hiç bitmiyor.





Devamı ELLE Mayıs sayısında!

ETİKETLER
SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE 300. Sayı Çıktı!

ELLE 300. Sayı Çıktı!

300. Sayımızın konuk baş editörü ve kapak kızı Serenay Sarıkaya!

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.