"Müzikal tarzımı oluşturmakta en önemli şey, kariyerimin başındaki baskısız ortamdı. Müzik kariyerime stresle ve ‘ben herkesin beğeneceği bir müzik yapmalıyım’ diye yaklaşmadım. Kariyerim tesadüfen başladı evet, ama 8 yaşından beri aldığım çok sıkı müzik eğitimi olmasa buralara gelemezdim.”
Öncelikle en baştan başlayalım. Sen kimsin, bugüne kadar neler yaptın?
Selamlar, ben İnci, sanatçı ismim de INJI. 2001 Kadıköy doğumluyum, Bağdat caddeliyim. Daha altı ay önce üniversiteden mezun olmuş çok yeni bir yetişkinim aslında ama kısaca hayatımı özetleyeyim. Eğitim hayatıma Koç okulunda başlıyor, 8 yaşında yarı zamanlı İstanbul Devlet Konservatuvarı Piyano bölümüne giriyorum. Eser Bilgeman öğretmenim altında konservatuvardan mezuniyet belgemi alıyor sonra da lisenin son iki senesi için İngiltere’deki Sevenoaks School’a gidiyorum. Üniversite için de University of Pennsylvania’nın Wharton School of Business’ında finans ve işletme analitiğini bitiriyorum. Bu aralar tam bir ‘ineğim’, akademik başarıya çok önem veriyorum. Hayalim de New York’tan başlayıp sonra ülkesini fetheden çok başarılı bir iş kadını olmak. İlla tutturup dünyanın en iyi işletme okuluna gidiyorum bu yüzden, hatta New York’ta çok prestijli bir iş teklifi de alıyorum.
Buz dağının görünmeyen kısmı resmen. Sonra neler oluyor?
Üniversite üçüncü sınıfta arkadaşlarımla eğlencesine yaptığım ‘Gaslight’ şarkısı TikTok’ta yükselince, hala öğrenciyken, bir anda müzik kariyerim başlıyor. Bu zamana kadar müzik benim için sadece bir hobiydi, çünkü klasik ve caz müzikle ilgileniyordum. Son sınıf öğrencisiyken İngiltere’de Polydor Records ile kısa bir anlaşmayla beraber ilk projem olan ‘LFG’ (Yani Let’s F^cking Go) çıkartıyorum. Bunun sonrasında küçük bir headline tur (Londra, New York, Los Angeles, San Francisco) ondan sonra da Discolines adlı bir DJ’in turnesine destek olarak katılıyorum. Bu süreçte LA’de yazdığım ‘Bellydancing’ şarkısı ün yakalıyor, geldik bugüne.
Adını neden Inji olarak kullanıyorsun?
INJI İngilizce okunduğunda İNCİ olarak duyuluyor. Dünya adımı doğru okuyabilsin diye yaptım! Ama bu sefer de Türkiye adımı yanlış okumaya başladı... Benim adım İnci, lütfen bana İnci deyin (gülüyor).
Müzikle ilgili ilk anıların neler?
Müzik kariyerime 8 yaşında İstanbul Üniversitesi Piyano bölümünde başladım. On sene boyunca hayatım klasik piyanonun güzelliklerini keşfederek geçiyor. Müziğin iyileştirici gücünü fark ediyorum, o küçük yaşta bile duygusal dünyamı kontrol edemediğim zamanlarda piyano çalarken kendimi ne kadar iyi hissettiğimi öğreniyorum. Büyüdükçe caza olan ilgim çok arttı ve sürekli bu türde kendi kendime şarkı söylemeye başladım. Lise ve üniversitede bir sürü müzik grubuna katıldım, büyük gruplarla caz söylemekten tut kilise korolarına kadar her türlü müziği yapmışımdır. Benim için müzik iyileştirici bir güçtü hayatım boyunca.
Müzik kariyerim de tamamen beklenmeden, bir tesadüf üzerine başladı. Şakasına yazdığımız bir şarkı TikTok’ta tutunca ben de devam etmeye karar verdim.
Müzikle ilgili yeteneklerini geliştirmek için nasıl bir çaba sarf ettin? Ve kendi müzikal tarzını oluşturmak ve geliştirmek için nasıl bir öğrenme sürecinden geçiyorsun?
Kariyerim tesadüfen başladı evet, ama 8 yaşından beri aldığım çok sıkı müzik eğitimi olmasa buralara gelemezdim. Konservatuvarda piyano eğitiminin yanı sıra solfej, armoni ve müzik teorisi gördüm. Senelerce kendi kendime şarkı söyleyerek ses kontrolümü geliştirdim. Yakın zamanda da en çok bir “session” odasında doğru komünikasyon için elektronik müzik ve prodüksiyon becerilerimi geliştiriyorum.
Kendi müzikal tarzımı oluşturmakta en önemli olan şey, kariyerimin başındaki baskısız ortamdı. Müzik kariyerime stresle ve ‘ben herkesin beğeneceği bir müzik yapmalıyım’ diye yaklaşmadım. Ciddiyetsiz, oyunbaz ve deneyimsel yaklaşınca çok daha özgün, değişik müzikler çıkarmaya başladık. Bunlar tutunca da, aynı deneyselliği tutmaya çok gayret ettim. Sanki kimse dinlemeyecekmiş gibi müzik yapıyorum.
Bellydancing senin için kırılma noktasıydı diyebilir miyiz? Bu şarkının ortaya çıkış sürecini anlatır mısın?
Bellydancing benim için kesinlikle Türkiye’deki kırılma noktasıydı. Bu şarkıyı Los Angeles’ta Neil Ormandy ve Diamond Pistols ile yazdık. Amacımız, dünyadaki her insanı dans ettirebilecek bir şarkı yazmaktı. O yüzden ilk aklımıza gelen ‘mariachi’ sesi oldu, asla duyunca yerimde duramayacağım bir ses. Darbuka ve göbek atma fikri günün sonlarına doğru çıktı. Sonra bu ikiliye bu konseptleri öğretip bir sürü Türk videosu izleyince taşlar yerine oturdu. Şarkının başında söylediklerim de tamamen şansa çıkmış, daha önce yazılmamış, doğaçlama bir şeyler.
Peki hem Türkiye’den hem de globalden böyle bir ilgi bekliyor muydun?
Türkçe duyan Türklerin ilgi göstermesini bekliyordum, ama İngilizce bir dans parçasının Türkiye’de bu kadar dinlenmesi beni çok şaşırttı.
Bellydancing dışında senin için en önemli parçan hangisi, neden?
Gaslıght. Çünkü şansa ve hiç ciddiye almadan yazdığım bu şarkı bütün müzisyenliğimin adeta şekillerini çizmiş oldu. Korkusuzca, utanmaz sözler yazdığım bir şarkı. Kimse dinlemeyecekmiş gibi, beni çok üzen birisine dair gücü geri elime alma şarkım… Bu şarkıda tamamen %100 İnci olarak yazdığım sözler işe yarayınca, kendimi çok kendim gibi hissettiğim bir müzik kariyerine adım atmış oldum.
Müzik, başkalarıyla olan ilişkilerinde nasıl bir rol oynuyor?
Hiç beklemediğiniz bir cevap olabilir ama en çok ilham aldığım, en yakın arkadaşlarımın hikayeleri. En yakın arkadaşlarımın eski sevgililerine yazdığım bir sürü şarkı var! Bu şarkılarla arkadaşlarım genelde çok duygulanıyor, kendilerini iyi hissediyorlar. Müziği kişisel ilişkilerimde en çok böyle kullanıyorum.
Kendi müzikal kimliğini nasıl tanımlarsın? Bu kimlik, toplumsal rolünü şekillendirmeye başladı mı? Yoksa bunları konuşmak için henüz erken mi?
Müzikal kimliğimi eğlenceli, hayat ve neşe dolu, empowering (güçlendirici) ve başkaldıran olarak tanımlarım. Müzik ile en büyük amacım, müziğimi dinleyen birinin 5 dakika önceye göre kendini daha iyi hissetmesi. Müziğimle insanların yüzüne bir tebessüm, kalplerine bir ferahlık getirmek istiyorum. Aynı zamanda toplumla ilgili minik eleştirilerde de bulunduğum şarkılarım var. Sabahın köründe yorgun yorgun işe giderken yolda dinleyip gaza geldiğiniz, kendinizi iyi hissettiğiniz, sizi enerjiyle dolduran şarkılar yapmak istiyorum. Şarkılarımın içinde bir o kadar da ‘empowerment’ var, bunu herkese ama özellikle kadınlara kendilerini daha güçlü hissettirmek amaçlı yapıyorum.
Müzik dışında hangi hobiler ve ilgi alanların var? Bunlar hayatına ne kadar dahil?
Müzik dışında hobi olarak çok hareket ediyorum. Dans, fitness, yoga, pilates. Kitap okumayı ve de hikayeler yazmayı çok severim. Moda da çok ilgilendiğim bir alan. Eğitimimden dolayı da hem girişimcilik hem de finans ilgi alanlarım diyebilirim.
Seni etkileyen sanatçılar veya gruplar kimler?
Amy Winehouse bir numaralı idolüm. Özgün ve hikaye anlatıcı sözler yazmayı ondan öğrendim. Sesini sadece kullanış şekliyle duyguları dinleyiciye bu kadar hissettirebilmeyi de Amy’den öğrenmeye çalışıyorum. Onun dışında Beyonce, Doja Cat, Billie Eilish, Sofi Tukker en sevdiğim sanatçılar arasında.
Şarkı yazma sürecin nasıl işler? İlham aldığın şeyler nelerdir?
Şarkı yazarken şarkının nakaratından veya en vurucu noktasından başlarız hep. Yazdığım bir şarkının daha ilk dinleyişten sonra dinleyicide bir etki bırakmasını isterim, yani şarkının bir yerini ve sözünü hemen hatırlayabilsinler. Aynı zamanda her şarkımda dinleyiciyi şaşırtmaya, onlardan bir tepki almaya veya güldürmeye de çalışırım. Sürekli yanımda olan bir deftere uzun uzun hikayelerden tek tük kelimelere kadar günlük hayatımda beni ilhamlandıran her şeyi yazıyorum. Ama bir session’da genelde o defterden değil havadan sudan kaptığımız bir kelimeyle başlıyoruz şarkıya.
Müziğinde ifade etmeye çalıştığın bir tema veya mesaj var mı?
Evet; hayatın güzelliği. Benim müziğimin amacı söylediğim gibi dinleyeni pozitif duygularla doldurmak. Hayatı çok da ciddiye almamak gerektiği; kötülüklerin arasından güzellikleri bulmayı ve onlarla yaşamayı aktarmak istiyorum. Bence çocuksu ve oyun oynayan tarafımızla ilişkimizi hiç kesmemek lazım.
Yaratıcılık sürecinde karşılaştığın zorluklar mutlaka vardır. Seni en çok zorlayan ne oldu?
Tekrarlama… Yeni bir fikrin biraz bile kendi yarattığım veya başka birinin önceden yarattığı bir şey olmasını sevmiyorum. Bazen çok heyecanlandığım bir fikrin benden önce birisi tarafından yapıldığını görünce üzülüyorum!
Dijital medyanın müzik dünyasına etkisi hakkında düşüncelerin neler?
Bence dijital medya dünyadaki en güçlü pazarlama aracı. Bedavaya milyonlarca insanın karşısına çıkabiliyorsunuz. Müzik dünyasında böyle bir şey ilk defa yaşanıyor. Benim de en güçlü pazarlama yöntemim sosyal medya.
Şu anda üzerinde çalıştığın veya planladığın projeler neler?
Yazın uzun bir EP ve Eylül-Ekim aylarında bir dünya turnesi
Gündeminde neler var? Bugünlerde Inji neler yapmakla meşgul?
Bu aralar çok kitap okumaya başladım. Evet hayatın güzel taraflarına odaklanmaya çalışıyorum ama dünyamızın zorlaşan ve korkunçlaşan hali ile birlikte özellikle tarih ve politika konularında bilgilenmek gibi bir hedef edindim bu sene.
Onun dışında çok sıkı dans çalışıyorum, Türkiye’de ailemle özlem gideriyorum, anneannemlere gidiyorum, dolma yiyorum!
Toplumsal konulara duyarlı biri misin?
Çok!
Senin jenerasyonunu senden dinlesek? Sence nasıl bir genç nesil geliyor?
Bence benim jenerasyonum bomba gibi geliyor. Özellikle gençler Dünya vatandaşları olarak yetişiyoruz.
Gelecekte müzik kariyerinde nereye ulaşmak istiyorsun?
Ben global bir sanatçı olmak istiyorum. Kendimi en mutlu hissettiğim yer sahne. Çok büyük arenalarda sahneye çıkmak, dünya turnesine çıkmak istiyorum. Hedefim Türk piyasasını ele geçirmek değil, Türkiye’nin globalde gurur duyacağı bir iş çıkarmak.
Hayattaki en büyük amacın nedir?
Çok sev, çok sevil, çok mutlu et, çok mutlu ol.
---------
Röportaj: Serli Gazer
Fotoğraflar: Emre Ünal
Moda Direktörü: Aslı Asil
ELLE Türkiye Şubat 2024 Sayısından Alınmıştır.