Bangkok'ta en sevdiğim meşgale, alışveriş ve yeme-içmedir. Thai kültüründe yemek büyük bir role sahip ve Bangkok'ta tüm dünya mutfaklarında çok geniş çeşitlilikte çok iyi restoranlar var. Thai mutfağının en belirgin özelliklerinden biri, yiyeceklerin servis tabağında masanın ortasına konulması. Böylece rahatça hepsinden tadabiliyorsunuz. Thai mutfak kültürünü daha iyi tanıyabilmek için -aynı zamanda restoranı da olan- Blue Elephant Cooking School'da yemek kursuna katıldım. Kursta sizi ilk olarak çevredeki pazarlardan malzeme satın almaya götürüyorlar. Yerel pazarlarda en taze sebze ve meyveleri, otları, çok çeşitli deniz ürünlerini ve ilginç baharatları bulabiliyorsunuz. Ardından bu malzemelerle üç temel yemeği hazırlamayı öğretiyorlar. Zevkli ve hoş bir deneyim...
Bangkok ziyaretinizde konaklamanız gereken otelden de söz etmek istiyorum: Bunların ilki Mandarin Oriental, geleneksel Thai şıklığını çağdaş çizgilerle yorumlayan özgün tasarımıyla mutlaka görülmesi gerekenlerden. Bu efsanevi otelde, Chao Phraya Nehri'nin kenarında kahvaltı ederken; gelip geçen uzun kuyruklu teknelere bakarak eski Bangkok havasını hissetmeyi çok severim. Bence dünyanın en iyi Pekin ördeğini de bu otelin China House isimli Çin restoranında yiyebilirsiniz. Burada geleneksel mutfak olarak Blue Elephant, modern mutfak manasında Nahm Restaurant, öne çıkan iki mekan. Yerel mutfak meraklıları için ipucu: Blue Elephant'da hızlı ateşte kavrulmuş su ıspanağı, Pekin ördeği ve masada, gözünüzün önünde buharda pişirilmiş taze sebzeler, damak tadınıza göre seçtiğiniz acılı veya acısız soslarla servis ediliyor.
EROL SAĞMANLI
