O, kadın futbolunun efsane bir oyuncusu, Afgan kökenli Danimarkalı bir sığınmacı, bir UNESCO iyi niyet elçisi ve bir doktor... İlham veren hikâyesi, spordaki hünerleri ve 300 binden fazla takipçisi olan Instagram platformunu en etkin bir şekilde kullanmaya kendini adamasıyla ses getiren 35 yaşındaki güçlü isim Nadia Nadim’in başarılarının etkileyici listesi uzayıp gidiyor. Nadim’in en projesi ne mi? Kendisi, sinema oyuncusu Jane Fonda ve futbolcu arkadaşı Zlatan Ibrahimović’in de aralarında bulunduğu ikonlarla birlikte, bu yıl dünyadaki tüm insanlara hareket etmeleri için ilham vermek amacıyla oluşturulan H&M’nin Move kampanyasının yeni yüzü.
Nadim, ELLE.com.tr ile yaptığı bu özel söyleşide sporun olumlu gücünü nasıl keşfettiğini, basmakalıp yargılarla nasıl mücadele ettiğini ve yaftalanmayı nasıl reddettiğini anlatıyor.
Futbol tutkunuzu nasıl keşfettiniz?
Afganistan'da doğdum ve 10 yaşıma kadar, savaş nedeniyle ülkeden kaçmak zorunda kalana dek, Afganistan'da yaşadım. Danimarka'da sporla ve özellikle de futbolla ilk defa karşılaşacağım mülteci kampına düşmek sanırım bir şekilde kaderimde vardı. Ben çok meraklı biriyimdir; bu yüzden diğer çocukların ne yaptığını görmek için kamp alanının etrafında gezinmeye başladım ve bu sayede futbol sahalarının olduğu yeri keşfettim. Tel örgülerin dışında durur, diğer çocukların oynamasını izlerdim. İlk defa kızların da futbol oynadığını gördüğümde resmen âşık oldum. Bir süre sonra kafayı futbola taktım ve benim için her şey o andan itibaren değişti. 10 yaşıma kadar etrafımda neler döndüğünü gerçekten anlamamıştım, olan biteni sadece takip etmiştim. Hayat yanımdan su gibi akıp geçiyordu ve ben sadece hayata tutunmaya çalışıyordum - ama o andan sonra yavaş yavaş kendi kimliğimi bulmaya başladım. Ve bu özellikle futbol sayesinde gerçekleşti.
O zamanlar profesyonel bir futbolcu olmanın bir ihtimal olduğunu bilmiyordum bile… Bildiğim tek şey, futbolun beni mutlu ettiği ve özgür hissettirdiğiydi. Tabii ki, erkek futbolunu izler, o an stadyumda olmanın ve taraftarlar çılgınca tezahürat yaparken soyunma odalarından dışarı çıkmanın nasıl bir duygu olduğunu hayal ederdim. Ancak henüz tam zamanlı profesyonel bir futbolcu olmayı ve dünyanın en büyük kulüplerinden bazılarında oynamayı hiç hayal etmemiştim. Bugün bile sahaya her çıktığımda etrafımdaki her şeyi unutuyorum ve kendimi yeniden bir çocuk gibi hissediyorum; tıpkı ilk sefer hissettiğim gibi...
“Kadın sporları ve futbolu sonunda hak ettiği saygıyı görmeye başladı.”
Futbol oynamaya başladığınızda karşılaştınız basmakalıp yargılar ve mücadelenizi anlatır mısınız?
Yirmi yıl önce ben futbol oynamaya başladığımda bir sürü basmakalıp yargı vardı. Bir kadının atlet ya da profesyonel bir futbolcu olması kolay değildi; özellikle benim geçmişime, dinime ve kültürüme sahip bir kadının. Başka işlerle uğraşmanız bekleniyordu, ayrıca ben hiç Afgan bir kadın futbolcu da görmemiştim. 18 yaşımdayken futbolun gücünü keşfettim ve tutkuyla âşık olduğum bu sporu yapmak için gerçekten büyük mücadele verdim. Bir taraftan bu mücadeleyi sürdürürken, diğer taraftan da insanların bakış açılarını değiştirmenin bir parçası olabileceğimi fark ettim. Özellikle ne yaptığımı anlamayan veya bir kız olduğum için bana uygun gördükleri yaftayla beni yaftalamak isteyen insanların bakış açılarını…
Başarılı olmaya devam ederek, onlara insanları yaftalamanın yanlış olduğunu ve sonuç itibarıyla cinsiyetiniz ve geçmişiniz ne olursa olsun istediğinizi yapabileceğinizi gösterebilirdim. Kim olurlarsa olsunlar, nerede doğmuşlarsa doğsunlar veya dışardan nasıl görünüyorlarsa görünsünler, çocuklara istediklerini yapabileceklerine inanmaları için ihtiyaç duydukları araçları ve erişim imkânlarını vermenin yollarını bulmaya çalışmak benim gerçekten tutkulu olduğum bir konu haline geldi.
Bugün, kadın sporları ve futbolunda tutumlar değişti mi?
Sporda kadın varlığına yönelik tutum, son yıllarda küresel olarak çok değişti; daha iyi yöne doğru gitmeye başladı. Kadın sporları ve futbolu hak ettiği saygıyı artık görüyor. Son iki Dünya Kupası ve Avrupa Futbol Şampiyonaları, kadın futbolunun ne kadar popüler hale geldiğini bariz bir şekilde ortaya koydu. (Danimarka milli takımının bir oyuncusu olarak) bunu bilfiil yaşamak ve bunun bir parçası olmak gerçekten harika bir duygu oldu benim için. Çünkü neden olmasın ki? Herkes gibi siz de aynı çabayı gösteriyor, siz de aynı fedakârlığı yapıyorsunuz! E, o zaman siz de aynı şekilde takdir edilmelisiniz. Tabii ki henüz tam olarak varmak istediğimiz o noktada değiliz ama eşitlik kazanma ve kim olduğunuzdan ziyade ne yaptığınızla değerlendirilme yolunda doğru adımlarla ilerliyoruz.
"Yardım etmek için gerçekten bir şeyler yapabilen bir kişi olmak istiyorum”
Sporun gücü hakkında neler söylemek istersiniz?
Spor hem bir eğitim aracı hem de bir öğretmen olabiliyor. Bence spor dünyayı değiştirme ve daha iyiye doğru ilerlemesine yardımcı olma gücüne sahip. Buna Avrupa Futbol Şampiyonası sırasında İngiltere'de şahit oldum; kadın takımlarının bu kadar iyi performans gösterdiğini ve bir taraftan da bu kadar çok taraftar çektiğini görmek gerçekten inanılmazdı. UEFA liginin kendisi üzerinde de büyük etkisi oldu. Bu etkinin dünyanın her yerinde hissedilmesini, her çocuğun ve özellikle de her kızın dışlandığını hissetmediğini, spora erişim fırsatlarına sahip olduğunu ve hareket etmeye devam ettiğini görmek en büyük arzum.
Hem profesyonel olarak futbol oynuyor hem de tıp diplomasına sahipsiniz…
Belki klişe olacak ama bence doğru bir deyiş: yeter ki iste, istersen mutlaka bir yol bulunur. Gerçekten de hem profesyonel olarak futbol oynamak hem de tıp diploması almak istiyordum ve sonuç itibarıyla bunu gerçekleştirdim. Doktor olmayı hakikaten çok istedim çünkü hep insanlara yardım etmenin ve topluma bir katkıda bulunmanın çok önemli olduğunu düşünmüşümdür. Tıp okumak futbol kariyerime de çok yardımcı oldu; bana sakatlıklarımın doğasını anlama ve onlarla nasıl başa çıkmam gerektiğini bulma konusunda bilgi sağladı. Bugün için iki mesleğimi birlikte sürdürüyorum, ama bir taraftan da bir gün kendimi tamamen doktor olmaya adayacağım ve daha büyük bir etki yaratabileceğim, hatta insanların hayatlarını kurtarabileceğim yerlerde olacağım için çok da heyecanlıyım... Yardım etmek için gerçekten bir şeyler yapabilen bir kişi olacağım için.
Gelecek hakkında planlarınız neler?
18 yaşında attığım temellerin üzerine eklemeler yaparak geliştirmeye devam etmek istiyorum. İnsanlara ilham vermeyi ve onlara sporun, hareketliliğin ve aktif olmanın önemini öğretmeyi arzu ediyorum. Bunu zaten elimden geldiğince yapıyorum ama daha fazlasını yapmayı amaçlıyorum; H&M ile kurduğumuz ortaklığın bu hedeflere ulaşmama yardımcı olması en büyük umudum.
H&M Move Empower Koleksiyonu, mağazalarda ve hm.com/move adresinde satışa.