"Yanlış" Ceket Teorisi En "Doğru" Moda Seçimimiz Olabilir Mi?

Sezona damga vuran "the wrong jacket" teorisi hakkında bilmeniz gereken her şey!

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 21 Mart 2025
"Yanlış" Ceket Teorisi En "Doğru" Moda Seçimimiz Olabilir Mi? LAUNCHMETRICS SPOTLIGHT

Yıllardır kurallara ve uyumluluk teorilerine göre giyindik, mini elbiselerin üzerine uzun paltolar, parkaların altına spor parçalar taşımanın “doğru”luğuna inandırıldık. Bu sezona damga vuran “the wrong jacket” teorisi modada bildiğiniz tüm kuralları alaşağı ederken “hata” yapma ve “kusurlu” olmanın cesaretini bahşediyor, stilinizi istedığiniz kombinlerle yaratma özgürlüğü veriyor.

Burberry’nin 2025 İlkbahar/Yaz defilesinde pembe payetli elbisenin üzerine giydirdiği yeşil parkayı görenler içlerinden, “Modaya da ne oluyor, parkayla payetli elbise ne kadar da ‘uyumsuz’ görünüyor” diye geçirmişlerdir mutlaka. Prada’nın parlak metalik gri couture elbisesiyle birlikte kullanılan sarı yağmurluk da neyin nesi peki? Dries Van Noten’da trençkotlar altından görünen minicik şortlar, Gucci’de parkayla kombinlenen ipek elbiseler, Chloé’nin beyaz uçuşan tül elbiseyi beklenmedik şekilde örttüğü siyah deri pelerin, Simone Rocha’nın pembe tütü elbiseyle yan yana gelen kırmızı anorağı…

Burberry SS25
Prada SS25
Prada SS25


İşte ilk bakışta tamamen “uyumsuz” görünen ve yıllardır beynimize kazınan çeşitli önyargılara, kural ve klişelere meydan okuyan bu kuralsız, özgür ve kalıplara sığmayan kombinler, aslında çok da yeni olmayan ama özellikle 2025 İlkbahar/Yaz koleksiyonlarına damga vuran “the wrong jacket theory”, Türkçe mealiyle “yanlış ceket teorisi” trendini anlatıyor.

Parka, palto, trençkot, puf mont ve ceket gibi spor parçaların altına giyilen şık elbiseler, mini şortlar, saten ve tül tasarımlarla tanımlanan “the wrong jacket” trendi geçmiş moda hatıralarımızdan su yüzüne çıkıp bu sezon yeniden moda gündemini işgal ediyor. Kısaca zorlu doğa koşullarına dayanıklı tüm “outdoor” kıyafetlerinizi ortaya çıkarın ve onları en seksi, en mini, en parlak ve en “girly” parçalarınızla kombinleyin.

Chloe SS25

Disko ve pragmatik bir stili evlendiren “the wrong jacket” her ne kadar sezonun öne çıkan trendlerinden biri olarak kabul edilse de “Sex and The City” hayranları yıllar önce Carrie Bradshaw’un parlak elbisesinin üzerine çektiği paltoyla bir kar fırtınasında nasıl New York sokaklarında yürüdüğünü ya da 2014 yılında Raf Simons defilesinde Jil Sander’ın beyaz tişörtleri tafta eteklerle nasıl bir araya getirdiğini unutmamışlardır.

UFUK AÇAN YARATICI ZITLIKLAR

Kuralsızlığını daha önce Allison Bornstein’in “the wrong shoe theory”siyle ayakkabılar üzerinden ilan eden, koşu pantolonları ve taytlarla yüksek topuklu ayakkabıların giyilebileceğini söyleyen moda şimdi de özgürlüğünü ceketler aracılığıyla anlatıyor ve yarattığı stil karşıtlığıyla çarpıcı ve dikkat çekici görünümlere imza atıyor. “Zıtlık” “the wrong shoe theory”nin anahtar kelimesi aslında. Ve zıtlık moda dünyasında hiç yeni değil. Özellikle pandemi sonrası gündeme gelen ve hâlâ devam eden “Athleisure” akımında sportif ve şık parçalar, günlük kıyafetler ve zamansız ürünler el ele verdi. Spor bir ceketle şık bir elbise, spor ayakkabılarla etekler, deri montlarla eşofmanlar, lüks bir çantayla taytlar birlikte yol almaya başlayarak spor giyimin sadece egzersiz yaparken değil günlük hayatın içinde de kullanılabileceğini gösterdi, modada tek bir yol değil, yollar olduğunu, çeşitliliğin, zıtlığın, kuralsızlığın ve özgürlüğün bireysel stili de geliştirebileceğini kanıtladı.

Akris SS25

Yıllar önce muz formlu çantaları ve spor ayakkabıları Chanel tayyörlerle giydiren ve kadın gardırobunu “akışkan elbiseler, çok cepli ceketler ve topuksuz ayakkabılar” sözleriyle tanımlayan Karl Lagerfeld modanın zıtlıklardan beslendiğini öngörmüş ve “the wrong jacket” teorisini çok önceden tahmin etmişti. “Punk couture”le isminden söz ettiren Vivienne Westwood ve payetli ceketlerin altına sweatshirt öneren Marc Jacobs da öne çıkardıkları zıtlıklarla yaratıcılığın sınırlarını zorladılar ve karşıtlıkların ufuk açtığını gösterdiler.

BASKICI GİYİM TARZINDAN KURALSIZ VE ÖZGÜR MODAYA 

Yaratıldığından bu yana kurallar üzerinden ilerleyen ve özellikle kadınları belli form ve görünümlere hapseden modanın şimdilerde kuralsızlıktan beslenip özgür stillere alan tanıması hiç de fena bir gelişme değil. 16. yüzyılda İspanya’da doğan ve dünyanın birçok bölgesinde kadınların bedenini baskılayan korseyle moda kadınları yıllarca tek bir görünüme indirgedi, bedeni gizledi ve onların hareket serbestisini kısıtladı. Keza 18. yüzyılın Rokoko modası da kadınları kafes formlu ve çember görünümlü, elbiselerin altına giyilen tarlatan ve krinolinlerin içinde salınmaya mahkum etti. Aynı moda 20. yüzyıl boyunca kadınları giyim kurallarının tahakkümünden kurtarırken özellikle son yıllarda alkışladığı çeşitlilik, çoğulculuk ve kuralsızlıkla kadınları özgür ve bireysel seçimlerle baş başa bırakıyor, “the wrong jacket” gibi sürprizli ve beklenmedik trendlerle onlara eğlenceli oyun alanları açıyor.

Rabanne SS25

ÖNYARGILARLA SAVAŞAN “THE WRONG JACKET THEORY”

Aslında moda, tanımı ve varlığıyla zıtlıkların beşiği oldu. 20. yüzyılın başında Alman sosyolog Georg Simmel’in anlattığı gibi insanları belli kurallar ve benzerlikler paralelinde giydirerek onların belli bir sosyal sınıfa aidiyetlerini kuvvetlendirdi ama bir yandan da yepyeni öneriler sunarak kişilerin farklılıkları ve bireysel tercihleri doğrultusunda gruptan ayrışarak dikkat çekmelerini sağladı. Ve bu akış yıllar yılı aynı şekilde devam ederek modada yepyeni trendlerin doğmasına önayak oldu.

Şimdilerde moda sahnesinde dikkat çekmeye başlayan “the wrong jacket” teorisi de moda dünyasında fark yaratmak, özgün kimliğini tarzı ve stiliyle vurgulamak isteyenlerin, kural ve önyargılara meydan okuyanların motto’suna dönüşüyor.

En yaygın “THE WRONG JACKET” teorileri 

• Puf mont + mini etek 

• Deri ceket + eşofman altı 

• Blazer ceket + eşofman altı 

• Yapay kürklü kısa palto + kumaş pantolon 

• Uzun palto + mini şort 

• Parka + slip elbise 

• Anorak + payetli elbise 

 KUSURSUZLUK İMGESİNE KARŞI 

“The wrong jacket” teorisi modanın tabularını alaşağı ederken bir yandan da artık tüm dünyada eleştiri oklarına maruz bırakılan kusursuzluk imgesiyle savaşıyor. Kusursuz bedenler, kusursuz annelik, kusursuz kariyer ve kusursuz hayatlar yerine insanlar kişiliklerinin bir parçası olan “kusurları”yla, doğal halleriyle sevilmek istiyor, hata yapmaktan korkmuyor. Ve moda da “kusurları” ve kuralsızlıklarıyla güzel; koskoca bir parkanın içine giyilen saten bir gecelik elbisenin beklenmedik etkisiyle, ışıl ışıl bir tasarımla flört eden bir trençkotun sürpriziyle ya da etekle aynı boydaki bir ceketin “uyumsuzluğu”yla çok daha özgür ve özgün.

Ferragamo SS25

Siz de kuralları, tabuları ve beyninize işlemiş çeşitli moda kuralını hiçe sayarak ve eleştirilmekten korkmadan her türlü parçayı, kumaşı ve farklı boyutları, yaz kış ürünlerini karıştırabilir, stilinizi deneysellikle besleyebilirsiniz. “The wrong jacket” teorisiyle modada “fashion faux pas” (uyumsuz kıyafetler giyip gülünç duruma düşmek) stresi de son buluyor, insanlar özgürce giyinip gustolarını başkalarınınkine göre değil tamamen kendi yaratıcılıklarına göre belirlemekten mutluluk duyuyor.

Son olarak içinde yaşadığımız ve dolabımızın önünde nasıl “uyumlu” bir kombin oluşturabileceğimizi düşünmeye vakit bulamadığımız bu hızlı hayatta “the wrong jacket” teorisi imdadımıza yetişiyor, dolabımızdan rastgele alıp üzerimize çektiğimiz bir ceketle de pekala moda arenasında arzı endam edebileceğimizi kanıtlıyor. Üstelik zaman kazandırıyor

O zaman sadece siz öyle hissettiğiniz için, neyi, nasıl ve neyle birlikte kullanmak istiyorsanız öyle giyinin ve özgün stilinizi yaratın!



Yazı: Selin Miloşyan 

ELLE Türkiye Şubat 2025 sayısından alınmıştır.


ETİKETLER
SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

Işık saçan genç bir kadın: Hafsanur Sancaktutan

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.